Arşiv
Boş arama ile 148 sonuç bulundu
- Gardırop Detoksu: Daha Sürdürülebilir Bir Tarz İçin Yenilenme Zamanı!
Gardırobunuzda yer açmak, gereksiz tüketimi azaltmak ve gerçekten ihtiyacınız olan kıyafetleri belirlemek için bir moda detoksuna ne dersiniz? Bu arınma temizliği, yeni kıyafetler almak için değil; zaten sahip olduklarınızı görmek, ihtiyaçlarınızı belirlemek ve sürdürülebilir bir moda anlayışına yönelmek için harika bir fırsat! İşte Gardırop Detoksu için uygulayabileceğiniz 5 aşamalı rehber: 1. Atmosferi Hazırlayın Öncelikle ruh halinizi değiştirecek bir şarkı listesi oluşturun, enerjinizi tazelemek için adaçayı tütsüsü yakın ve odanızı rahatlatıcı bir hale getirin. Bu süreç sadece gardırobunuz için değil, zihniniz için de bir temizlik olacak. 2. En Sevdiğiniz Kıyafetleri Ayırın Hangi parçalar sizi iyi hissettiriyor? En çok giydiğiniz, size en yakışan ve kendinizi içinde harika hissettiğiniz kıyafetleri belirleyin ve bunları gardırobunuzun en erişilebilir alanına koyun. 3. Vazgeçilmez Ama Seyrek Kullanılan Parçaları Saklayın Bazen ihtiyacınız olabilecek ancak her gün giymediğiniz parçaları bir köşeye ayırın. Örneğin, soğuk kış günlerinde hayat kurtaran bere ve eldivenler, özel davetler için sakladığınız elbiseler gibi. 4. Artık Kullanmadıklarınızı Paylaşın Bedeninize ya da tarzınıza uymayan, ancak başkalarının çok işine yarayabilecek kıyafetleri ayırın. İkinci el mağazalara bağışlayabilir, arkadaşlarınıza hediye edebilir veya geri dönüşüme kazandırabilirsiniz. 5. Kullanılamaz Durumda Olanları Hayatınızdan Çıkarın Şimdi, gardırobunuzda gereksiz yer kaplayan, kötü durumda olan ve hiçbir şekilde giymeyeceğiniz kıyafetlerin oluşturduğu yığına iyi bakın. Onlara ayırdığınız alanı, harcadığınız parayı ve kıyafet seçerken boşa harcadığınız enerjiyi düşünün. Gerçekten değdi mi? Artık vedalaşma zamanı! 🌱 Gardırop Detoksunun Ardından Bu süreci tamamladığınızda, artık bilinçsizce alışveriş yapmayacak, yeni kıyafetler almadan önce gerçekten ihtiyacınız olup olmadığını sorgulayacaksınız. Daha minimal, daha sürdürülebilir ve daha bilinçli bir moda anlayışıyla dolabınızı yenileyin! Unutmayın, moda sadece giymekle değil, bilinçli tercihler yapmakla da ilgilidir!
- Sürdürülebilirlik, Moda Endüstrisinde Kalıcı Bir Değer Mi?
Moda, artık sadece stil ve trendlerden ibaret değil—çevresel ve etik bilinç, tarz kadar önemli hale geldi. Giderek daha fazla marka, sürdürülebilirliği bir pazarlama söylemi olmanın ötesinde, iş modelinin merkezine koyuyor. Tüketiciler de artık aldıkları kıyafetlerin nereden geldiğini, nasıl üretildiğini ve dünyaya nasıl bir iz bıraktığını sorguluyor. Peki, moda dünyasında sürdürülebilirlik tam olarak ne anlama geliyor? Tekstil sektörü her yıl yaklaşık 4 milyar ton CO₂ emisyonu üreterek küresel emisyonların yaklaşık %10'una sahip . Küresel sera gazı emisyonlarının %2 ila %8 'inden sorumlu olan sektörün, 2030 yılına kadar bu rakamı yılda yaklaşık 2,7 milyar tona çıkarabileceği öngörülüyor. Bu durum, tekstil endüstrisinin uluslararası hava trafiği ve deniz taşımacılığının toplamından daha fazla emisyon salımı yaptığı anlamına geliyor. Bu nedenle, markaların çevresel ve sosyal etkilerini göz önünde bulundurarak hareket etmeleri, hem tüketici güveni oluşturmak hem de hissedar değerini artırmak açısından büyük bir önem taşıyor. Sürdürülebilir uygulamaları benimseyen markalar, uzun vadede sürekli büyümeyi destekleyerek müşteri sadakati kazanabiliyor, yetenekli çalışanları kendine çekebiliyor ve iş ortakları için daha fazla değer yaratabiliyor. Moda Artık Gizemli Bir Dünya Değil Eskiden bir tişörtün veya elbisenin nerede, kimler tarafından üretildiğini bilmek neredeyse imkânsızdı. Ama şimdi işler değişti. Markalar, üretim süreçlerini açıkça paylaşarak tüketicilere kıyafetlerinin yolculuğunu gösteriyor. Hatta bazıları blockchain gibi teknolojilerle, kullandıkları pamuktan terzi atölyelerine kadar her detayı şeffaf hale getiriyor. Bilinçli tüketici olmak da artık çok daha kolay. Fair Trade (Adil Ticaret) ve GOTS (Küresel Organik Tekstil Standardı) gibi sertifikalar, etik ve sürdürülebilir üretim yapan markaları anlamamızda bize rehberlik ediyor. Sürdürülebilir Malzemeler: Organik Pamuk mu, Yoksa Yeniden Doğmuş Polyester mi? Kumaş seçimleri, modanın çevreye etkisini doğrudan belirliyor. Klasik pamuk üretimi büyük miktarda su tüketirken, organik pamuk, kenevir, Tencel ve geri dönüştürülmüş polyester gibi malzemeler çok daha çevre dostu alternatifler sunuyor. Üstelik, artık bu malzemeler sadece eko-bilinçli değil, aynı zamanda son derece şık ve konforlu. Bunun yanında, su tasarrufu sağlayan boyama teknikleri ve yenilenebilir enerji kullanan fabrikalar da sürdürülebilir üretim sürecine katkı sağlıyor. Markalar, üretim aşamalarında enerji tüketimini ve su kullanımını azaltarak karbon ayak izlerini minimize etmeye çalışıyor. Hızlı Tüketim Yerine Uzun Ömürlü Parçalar Moda dünyasında "al-kullan-at" dönemi hızla kapanıyor. Birçok marka, ürünlerini zamansız, dayanıklı ve yeniden kullanılabilir tasarlayarak döngüsel ekonomi modelini benimsemeye başladı. Vintage ve ikinci el alışverişin yükselişi, bu değişimin en büyük göstergelerinden biri. Büyük moda evleri de bu dönüşüme kayıtsız değil. Gucci, Levi’s ve Patagonia gibi markalar, ikinci el satış platformlarıyla ürünlerinin yaşam döngüsünü uzatıyor. Hatta bazıları eski kıyafetleri toplayarak geri dönüştürüp yeniden piyasaya sunuyor. Etik Üretim: Şık Olmak Vicdan Gerektirir Bir kıyafet sadece nasıl göründüğüyle değil, nasıl üretildiğiyle de değer kazanıyor. Son yıllarda işçi hakları ve çalışma koşulları, modanın en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Fair Trade ve SA8000 gibi sertifikalar, etik üretim yapan markaları belirlememize yardımcı oluyor. Bilinçli moda, sadece çevreyi değil, o kıyafetleri üreten insanları da önemsiyor. Tüketiciler de artık sadece tasarıma değil, markaların etik duruşuna göre de seçim yapıyor. Gelecek: Sürdürülebilirlik Artık Lüks Değil, Standart Olmalı Moda dünyası hızla dönüşüyor ve sürdürülebilirlik artık bir trend değil, bir zorunluluk. Geleceğin moda sahnesinde, doğaya saygılı malzemeler, etik üretim ve zamansız tasarımlar ön planda olacak. Bilinçli seçimler yaparak, sadece tarzımızı değil, dünyayı da daha iyi bir yer haline getirebiliriz. Yani, sürdürülebilir moda demek, şıklık ve sorumluluğun mükemmel birleşimi demek. Şimdi sıra, gardırobunu bu yeni döneme uyarlamakta! 💚♻️ Kaynaklar: https://www.winssolutions.org/tr/simdi-ve-2025-te-izlenecek-20-surdurulebilirlik-trendi/?utm_source=chatgpt.com https://www.reuters.com/sustainability/spains-top-fashion-retailers-launch-trial-collect-clothes-waste-2025-2024-10-10/?utm_source=chatgpt.com https://www.ekonomim.com/sirketler/surdurulebilir-moda-2025te-101-milyar-dolar-degerine-ulasacak-haberi-704051?utm_source=chatgpt.com
- Hero Baby’den Ebeveynlere Güç Veren Yeni Kampanya: ‘İçindekine Güven’
130 yılı aşkın süredir bebek beslenmesi alanında güvenilir ürünler sunan Hero Baby, yeni kampanyası ‘İçindekine Güven’ ile ebeveynleri desteklemeye devam ediyor. Feriye Sarayı’nda düzenlenen lansman ile tanıtılan kampanya, “Bebeğin için en iyisini sen bilirsin” mesajıyla ebeveynlerin içgüdülerine güvenmelerini teşvik ediyor. Hero Baby, tarım ilacı içermeyen ham maddelerden üretilen, koruyucu ve renklendirici içermeyen ürünleriyle sağlıklı nesiller yetiştirmek isteyen aileler için güvenilir bir seçenek olmaya devam ediyor. ‘İçindekine Güven’ kampanyası, yalnızca bir reklam çalışması değil, markanın amaç odaklı vizyonunun bir yansıması olarak öne çıkıyor. Ebeveynlerin Güveni, Hero Baby’nin En Büyük Sorumluluğu Lansmanda konuşan Hero Baby Türkiye Pazarlama Direktörü Gökçe Uysal Kürer , şunları söyledi: “‘İçindekine Güven’ kampanyası, ebeveynlerin bebeklerini gönül rahatlığıyla besleyebileceği ürünler sunma hedefimizin bir yansıması. Her ürünümüz, bebeklerin hassas ihtiyaçlarına göre özenle hazırlanıyor ve bu süreçte uluslararası güvenlik ve sağlık standartlarını titizlikle takip ediyoruz. Hero Baby olarak, annelerin ve babaların bize duyduğu güveni en büyük sorumluluğumuz olarak görüyor, onların bu yolculuğunda yanlarında olmaya devam ediyoruz.” Ebeveynlik Paylaştıkça Güzel Lansmanda konuşmacı olarak yer alan oyuncu ve iki çocuk annesi Müge Boz ile eşi Caner Erdeniz , ebeveynlik yolculuklarında eşit paylaşımın önemine vurgu yaptı. “Ebeveynlik hayatımızdaki en büyük dönüşümlerden biri. Bir anda sadece kendimiz için değil minicik bir kalp için de düşünmeye, hissetmeye, sorumluluk almaya başlıyoruz. Ve bu yolculuk gerçekten paylaştıkça güzelleşiyor. Çocuğumuzun gelişiminde hem anne hem babanın aktif rol alması, onun kendini daha güvende hissetmesini sağlıyor. Eşit ebeveynlik sadece iş bölümü yapmak değil, birlikte öğrenmek, birlikte büyümek ve çocuğumuza sevgi dolu bir denge sunmak demek.” “İlgili Babalığı Yaygınlaştırmalıyız” Lansmanda ayrıca Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Kurumsal İş Birlikleri ve Savunu Direktörü Hasan Deniz , babaların çocuk gelişimindeki rolüne dikkat çekti: “Babaların, çocuklarının bakım ve gelişiminde sorumluluk üstlendiği, çocuklarıyla karşılıklı ve yakın ilişki geliştirdiği, şiddetin hiçbir türünü sergilemediği babalık tutumu olarak ‘ilgili babalığı’ yaygınlaştırmalıyız. Babaların katılımı, çocuğun çok yönlü ve bütüncül gelişimini olumlu yönde etkilerken aynı zamanda baba-çocuk arasındaki yakınlığın da güçlenmesine büyük katkı sağlıyor. Babaların katılımı, eşler arasında bakım yükünün de eşit paylaşımını destekliyor. Tabii, babalığın yalnızca babaların bireysel değişimiyle dönüştürülemeyeceğini de unutmamalıyız. Özel sektörün, babalık izni ve çalışanlara sunulan eğitimler gibi düzenlemeler ve aynı zamanda ürün, reklam, kampanya gibi araçlar vesilesiyle toplumla kurduğu iletişimin, babalığın dönüştürülmesinde çok önemli rolü ve etkisi var.” Sağlıklı Nesiller İçin Güvenilir Beslenme Bebek beslenmesi yalnızca doymak değil, aynı zamanda büyümek, güçlenmek ve geleceğe sağlam adımlar atmaktır. Hero Baby, yüksek kalite standartları ve güvenilir içeriğiyle ebeveynlerin bir numaralı tercihi olmaya devam ediyor.
- Sürdürülebilir Tekstilin Geleceği: TENCEL™ ile Yenilikçi İş Birlikleri ve Çevre Dostu Çözümler
Tekstil ve moda endüstrisi, sürdürülebilirlik ve dairesel ekonomi odaklı yeniliklerle hızla dönüşmeye devam ediyor. Özellikle tüketicilerin çevre dostu tercihlere yönelmesi ve markaların daha sorumlu üretim süreçlerini benimsemesi, bu alanda büyük bir değişim yaratıyor. Doğal elyaflar arasında en çok tercih edilen pamuk, geri dönüştürülmüş ve rejenere edilmiş formda yeniden kullanıma kazandırılarak hem kaynak tasarrufu sağlanıyor hem de sürdürülebilir üretime katkı sağlanıyor. Dünya genelinde geri dönüştürülmüş pamuk pazarının büyüme trendi, bu dönüşümün önemini daha da belirgin hale getiriyor. Bu yenilikçi yaklaşımlar sadece pamuğa özgü değil. Tekstil ve dokusuz kumaş sektörlerinde rejenere selüloz elyafları alanında öncü markalardan biri olan Lenzing, TENCEL™ markası ile sürdürülebilir tekstil çözümlerine yeni bir soluk getiriyor. "Doğa. Gelecek. Biz." temasıyla yeniden konumlandırılan TENCEL™, sürdürülebilirlik odağında yenilikçi iş birliği projelerini hayata geçirerek, sektördeki değişimi hızlandırmayı hedefliyor. Lenzing’in sürdürülebilir elyaf çözümleri, hammaddeden nihai ürünün bertarafına kadar tüm değer zincirinde şeffaflığı ve dairesel iş modellerini destekliyor. TENCEL™, uzun yıllardır doğaya saygılı elyaf üretimi konusunda öncü çalışmalar yürüterek, çevresel etkiyi minimize eden malzemeler geliştirdi. Rejenere selüloz elyafları olan Lyocell ve Modal, sorumlu orman yönetiminden elde edilen hammaddelerle üretiliyor. Bu elyaflar, doğal yapısı sayesinde hem cilde uyumlu, yumuşak ve nefes alabilir bir yapı sunuyor hem de yaşam döngülerinin sonunda biyolojik olarak parçalanabiliyor. Bu sayede TENCEL™ elyafları, moda ve tekstil sektöründe çevre dostu ürünlerin üretimine önemli katkılar sağlıyor. Lenzing, bu dönüşümü daha da ileriye taşımak için iş birliğine dayalı Ar-Ge çalışmalarına ağırlık veriyor. Özellikle moda dünyasında sürdürülebilir örme giyim koleksiyonları geliştirmek amacıyla susuz boyama teknolojileri gibi yenilikçi çözümler üzerine çalışan şirket, tekstil alanında devrim niteliğinde teknolojileri hayata geçiriyor. Bu iş birlikleri, sektörde düşük çevresel etkiye sahip ürünlerin yaygınlaşmasını ve sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşılmasını hızlandırıyor. Lenzing’in Ticari Tekstiller Küresel Pazarlama ve Markalama Kıdemli Direktörü Eva McGeorge, markanın yeni kimliğiyle sürdürülebilir tekstil inovasyonunda yeni bir döneme girildiğini belirtiyor. McGeorge, “TENCEL™ markasıyla çevresel etkiyi azaltmayı hedefleyen inovasyonlarımızı, iş birliği yaptığımız ortaklarımız sayesinde daha da ileriye taşıyoruz. Yenilenen marka kimliğimiz ve yeni temamızla, gelecekte değer zincirindeki tüm paydaşlarla yeni sinerjiler yaratmayı dört gözle bekliyoruz” diyerek TENCEL™'in sürdürülebilir tekstil alanında öncü rolünü sürdüreceğini vurguluyor. Tekstil sektörünün geleceğinde sürdürülebilirlik ve yenilikçilik, TENCEL™ gibi markaların iş birlikçi yaklaşımıyla daha da güçleniyor. Lenzing'in çevre dostu çözümleri, hem üreticilerin hem de tüketicilerin daha sorumlu ve sürdürülebilir tercihler yapmasını mümkün kılarken, geleceğin tekstil ürünlerine yön vermeye devam ediyor.
- İkinci El Sektöründe Avrupa GSYİH'sine 7 Milyar Avroluk Katkı ve Yasal Destek Gereksinimi
İkinci el moda sektörü, Avrupa ve Afrika'da hızla büyüyen bir ekonomik güç haline gelerek, yalnızca ekonomik kalkınmaya değil, aynı zamanda çevresel sürdürülebilirliğe de önemli katkılar sunuyor. Sektör, başta kadınlar olmak üzere binlerce kişiye istihdam sağlayarak döngüsel ekonominin itici gücü haline geldi. Ancak uzmanlar, bu büyümenin sürdürülebilir olması ve hızlı moda karşısında rekabet avantajının korunması için daha güçlü yasal desteğin gerektiğini vurguluyor. Ekonomik Katkılar ve İstihdam Olanakları İkinci el giyim sektörü, 2023 yılında Avrupa Birliği'nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası'na (GSYİH) yaklaşık 7 milyar avro katkı sağladı. Bu katkı, yalnızca doğrudan satışlardan elde edilen geliri değil, mağazalarda ve tedarik zincirindeki iş fırsatlarını da kapsıyor. Almanya ve İngiltere gibi ülkeler, bu sektörde başı çekerken, Avrupa genelinde yaklaşık 150.000 kişiye istihdam sağlandı. Kadınlar, bu iş gücünün büyük bir bölümünü oluşturarak sektörün toplumsal cinsiyet eşitliğine de katkı sunduğunu gösteriyor. Afrika'da Ekonomik ve Sosyal Dönüşüm Avrupa'nın ikinci el giyim sektörü, Afrika'da da önemli ekonomik etkilere yol açıyor. Gana, Kenya ve Mozambik gibi ülkeler, bu ürünlerin ithalatı sayesinde hem ekonomilerini güçlendirmekte hem de on binlerce insana iş imkânı sunmakta. Gana, 2023'te 65.000'den fazla kişiye iş sağlarken, Kenya ve Mozambik'te de benzer şekilde ekonomik kalkınma ivme kazanmış durumda. Ancak bu büyümenin, çevresel sürdürülebilirlik ve atık yönetimi gibi sorunları da beraberinde getirdiği unutulmamalı. Yasal Destek İhtiyacı İkinci el moda sektörünün sürdürülebilir büyümesini sürdürmesi için acil yasal desteğe ihtiyaç duyuluyor. Özellikle, AB Atık Çerçeve Direktifi'nin reformu gibi düzenlemeler bu alanda büyük önem taşıyor. Uzmanlar, Avrupa Birliği'ndeki yeni düzenlemelerin ve genişletilmiş üretici sorumluluğu planlarının, ikinci el giyim sektörünü olumsuz etkileyebileceğini belirtiyor. Daha yüksek maliyetler ve artan giysi hacimleri ile başa çıkmak zorunda kalacak olan sektörün, yeterli yasal ve finansal desteği alamaması halinde hızlı moda ile rekabette zorlanabileceği vurgulanıyor. Çevresel Sorunlar ve Çözüm Arayışları Afrika'da ikinci el giysi ithalatı, çevresel anlamda da büyük sorunlara yol açıyor. Özellikle Gana gibi ülkelerde, satılamayan giysilerin atık birikimi çevreyi tehdit ediyor. Kantamanto pazarı gibi merkezlerde, yeniden kullanılamayan giysilerin nehirleri ve plajları kirlettiği rapor ediliyor. Bu durum, ikinci el moda sektörünün daha çevre dostu ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için atık yönetim altyapısının geliştirilmesi gerektiğine işaret ediyor. Sonuç ve Gelecek Perspektifi Sektörün geleceği için Avrupa'daki yasal reformlar kritik bir öneme sahip. İkinci el moda sektörü, ekonomik katkıların ötesinde sosyal ve çevresel sürdürülebilirliğe katkıda bulunarak daha geniş bir etki alanı yaratıyor. Uzmanlar, ikinci el giyim sektörünün hızlı moda devlerine karşı rekabet edebilmesi için yasal düzenlemelerin hızla hayata geçirilmesi gerektiğini belirtiyor. Hem Avrupa hem de Afrika'da ekonomik büyüme, istihdam olanakları ve çevresel sürdürülebilirlik açısından büyük fırsatlar sunan bu sektöre gerekli desteğin sağlanması, döngüsel ekonominin temel yapı taşlarından biri olabilir.
- Deniz Yosunu Bazlı Giysiler ile Moda Endüstrisi Sürdürülebilirliğe Doğru Yeni Bir Adım Atıyor
Moda dünyası, çevresel etkileri azaltma çabalarını sürdürürken, yeni nesil sürdürülebilir malzemeler büyük önem kazanıyor. Sentetik elyafların fosil yakıt bağımlılığı ve doğal elyafların su ve enerji tüketimi, sektörü daha çevre dostu alternatiflere yöneltiyor. Bu arayışın sonucu olarak, deniz yosunu bazlı biyolojik olarak parçalanabilir iplik Kelsun, Keel Labs tarafından geliştirildi ve Outerknown markasıyla işbirliği içinde ilk kez tüketiciyle buluştu. Kelsun: Düşük Çevresel Ayak İzi ve Kolay Uygulama Kelsun, geleneksel elyaflara kıyasla çok daha düşük çevresel ayak izine sahip, deniz yosunundan elde edilen bir ipliktir. Bu yenilikçi malzeme, mevcut üretim altyapılarına kolayca entegre edilebilmesi sayesinde tekstil endüstrisi tarafından hızlı bir şekilde benimsenebilir. Keel Labs CEO'su, Kelsun'un 'tak ve çalıştır' çözümü olarak tanımlanmasının, ölçeklendirme için yeni ekipman ve tesisler gerektirmeyen yapısından kaynaklandığını belirtiyor. Bu özellik, Kelsun'u yeni nesil malzemeler arasında öne çıkarıyor. Outerknown ve Keel Labs: Ortak Sürdürülebilirlik Vizyonu Outerknown, sürdürülebilirlik konusundaki kararlılığıyla tanınan bir marka. Keel Labs ile işbirlikleri, her iki şirketin de çevresel sorumluluk konusundaki ortak vizyonunu yansıtıyor. Outerknown, tedarik zincirlerini temizleme, daha iyi hammaddeler kullanma ve 2030 yılına kadar ürünlerinde %100 dairesellik hedefiyle sektörde öncü bir rol üstleniyor. Keel Labs CEO'su, Outerknown'un okyanusla bağlantılı hikayesinin, şirketin okyanustan elde edilen hammaddeler yaratma çabasıyla örtüştüğünü vurguluyor. Kelsun Üretim Süreci: Deniz Yosunundan Elyafa Kelsun'un üretim süreci, deniz yosunundan biyopolimerlerin çıkarılmasıyla başlıyor. Bu biyopolimerler, tescilli bir çözümle birleştirilerek bir çözelti oluşturuluyor. Çözelti daha sonra kimyasal bir işlemden geçirilerek polimer zincirleri birbirine bağlanıyor ve binlerce ince filament elde ediliyor. Bu filamentler geleneksel ıslak eğirme sürecinden geçirilerek kesiliyor, karıştırılıyor ve ipliğe dönüştürülüyor. Elde edilen iplik, örme veya dokuma yoluyla tekstil ürünlerine dönüşüyor. Kelsun gibi yenilikçi malzemelerin geliştirilmesi ve benimsenmesi, moda endüstrisinin sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynuyor. Deniz yosunu bazlı giysiler, hem çevresel etkileri azaltma hem de tüketicilere daha bilinçli seçenekler sunma potansiyeli taşıyor. Bu gelişmeler, moda dünyasının geleceğinin daha yeşil ve sorumlu bir yöne doğru ilerlediğinin işaretlerini veriyor.
- Sürdürülebilir Moda Ödülleri 2024'ün Kazananları Belli Oldu
İtalya'nın moda devi Camera Nazionale della Moda Italiana (CNMI), Teatro alla Scala'da düzenlenen görkemli bir törenle, 2024 Sürdürülebilir Moda Ödülleri'nin sahiplerini açıkladı. Zanaatkarlıktan döngüsel ekonomiye, inovasyondan sosyal etkiye kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilirlik alanlarındaki başarıları nedeniyle 10 ödül sahibine layık görüldü. Birleşmiş Milletler ITC Ajansı'nın Etik Moda Girişimi (EFI) işbirliğiyle ve Milano Belediyesi'nin desteğiyle gerçekleştirilen törende, 1000 davetli moda dünyasının en iyilerini kutlamak için bir araya geldi. Kazananlar, daha önce 10 kişilik bir jüri tarafından titizlikle değerlendirilerek belirlenmişti. Ödül alanlar arasında İtalyan lüks markası Moncler, Moncler Teknik Mükemmellik Akademisi (MATE) ile SFA Mükemmellik Eğitimi Ödülü'nü kazandı. Dirt Charity ise, Demeter International ile birlikte moda malzemeleri için 10 yeni sertifika oluşturması nedeniyle SFA İklim Eylem Ödülü'ne layık görüldü. Diesel Başkanı Renzo Rosso, Diesel ürünlerinin yeniden tasarlanmasını ve markanın dairesel iş modellerinin genişletilmesini takdir eden Ellen MacArthur Vakfı Dairesel Ekonomi Ödülü'nü kabul etmek üzere törene katıldı. Diğer kazananlar arasında; SFA Çeşitlilik ve Kapsayıcılık Ödülü: Zazi Vintage (“sürdürülebilir lüks ve miras yaratma” nedeniyle) SFA İnsan Sermayesi ve Sosyal Etki Ödülü: Gucci (“cinsiyete dayalı şiddete karşı özerkliğe giden yollar” nedeniyle) SFA Biyoçeşitlilik ve Su Ödülü: Lenzing Grubu (“dairesel tekstiller aracılığıyla buzulların korunmasını teşvik ettiği” için) SFA Öncü Ödülü: Golden Goose ve Yatay B (“dairesel lüks vizyonları” nedeniyle) SFA El Sanatları ve Zanaatkarlık Ödülü: Mehdi Benabadji (“moda yavaş lüks sanatını benimsediği” için) Bicester Koleksiyonu Yükselen Tasarımcılar Ödülü: Lüks marka Escvdo (“Peru mirasıyla sürdürülebilir lüks yaratma” nedeniyle) SFA Vizyoner Ödülü: Brunello Cucinelli CNMI Sürdürülebilir Moda Ödülleri 2024, moda endüstrisinin sürdürülebilirlik yolculuğunda attığı önemli adımları ve geleceğe yönelik vizyonunu bir kez daha gözler önüne serdi.
- Kamboçya'da Hazır Giyim İşçilerinin Asgari Ücreti 2025'te 208 Dolara Yükseliyor
Kamboçya'da hazır giyim sektöründe çalışan işçilerin asgari ücreti 2025 yılında ayda 208 dolara yükseltilecek. Bu karar, Başbakan Samdech Thipadei liderliğindeki hükümet ile Ulusal Asgari Ücret Konseyi (NCMW) arasındaki uzun müzakereler sonucunda alındı. 2024 yılında 204 dolar olan asgari ücret, 2025'te 4 dolarlık bir artışla 208 dolara yükselmiş olacak. Çalışma ve Mesleki Eğitim Bakanı Heng Sour, 51 oydan 46'sının 206 dolarlık bir artışı desteklediğini belirtti. Ancak Başbakan Thipadei, sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, Bakan Sour'a ücrete iki dolar daha eklemesi talimatını verdiğini duyurdu. Thipadei, küresel ekonomik zorluklara rağmen hükümetin halkın yaşam koşullarını, istihdamını ve refahını iyileştirmeye kararlı olduğunu vurguladı. Ücret artışının mütevazı olduğunu kabul eden Thipadei, yine de çalışanların zorluklarını bir nebze olsun hafifletmeyi amaçladıklarını ifade etti. Kamboçya, stratejik konumu ve uygun maliyetli üretimi sayesinde 1990'lardan beri büyük moda markaları için önemli bir ihracat merkezi olmuştur. Ülkedeki fabrikalarda çalışan işçiler, Nike, Adidas, New Balance, Levi's ve Puma gibi dünyaca ünlü markalar için üretim yapmaktadır. #Kamboçya #TedarikZinciri #İşçiHakları
- CMA, Moda Markalarına "Greenwashing" Uyarısı Yaptı
Birleşik Krallık Rekabet ve Piyasalar Otoritesi (CMA), moda sektöründeki "greenwashing" uygulamalarına karşı harekete geçti. CMA, tanınmış markalar da dahil olmak üzere 17 moda şirketine, çevresel iddialarının Yeşil İddialar Kuralları'na uygunluğunu gözden geçirmeleri gerektiğini bildirdi. CMA'nın endişeleri arasında, geniş veya genel terimlerin kullanımı, bazı ürünlerin yanlış bir şekilde "eko" koleksiyonlarına dahil edilmesi ve geri dönüştürülmüş malzeme kullanımı gibi iddiaların yeterli kanıtlarla desteklenmemesi yer alıyor. Bu uyarılar, CMA'nın 2022 yılında başlattığı ve moda sektöründe sürdürülebilirlik iddialarının tüketicileri yanıltıp yanıltmadığını incelemeyi amaçlayan soruşturmanın bir parçası. CMA'nın sektör incelemesi, bazı şirketlerin çevresel sürdürülebilirlik iddialarını yeterince temellendirmediğini ve bu iddiaların hangi ürünlerle ilgili olduğuna dair yeterli bilgi vermediğini ortaya koydu. Bu Sektörel Sürdürülebilirlik Açısından Ne Anlama Geliyor? Birleşik Krallık'ın rekabet otoritesinin 17 moda markasını "yeşil" iddiaları konusunda uyarması, sektörel sürdürülebilirlik açısından oldukça önemli bir gelişmedir. Bu durum, tüketicilerin yanıltılmasının önlenmesi ve şirketlerin çevresel taahhütlerine sadık kalmasının sağlanması açısından kritiktir. Bu gelişmenin bazı önemli çıkarımları şunlar: "Yeşil badana" (greenwashing) ile mücadele: Şirketlerin çevresel performanslarını olduğundan daha iyi gösterme çabalarına karşı tüketicilerin korunması gerekiyor. Bu uyarı, şirketlerin yanıltıcı pazarlama taktiklerine başvurmamaları gerektiğini açıkça ortaya koyuyor. Şeffaflık ve hesap verebilirlik: Şirketlerin sürdürülebilirlik iddialarını destekleyecek somut kanıtlar sunmaları gerekiyor. Tüketiciler, şirketlerin çevresel etkilerini anlamalarına yardımcı olacak net ve doğrulanabilir bilgilere erişebilmelidir. Sektörel dönüşüm: Moda endüstrisi, çevresel etkileri en yüksek sektörlerden biridir. Bu uyarı, sektör genelinde sürdürülebilir uygulamaların benimsenmesi ve gerçek bir dönüşümün gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguluyor. Tüketici bilinci: Tüketiciler, satın alma kararları verirken şirketlerin sürdürülebilirlik performansını dikkate almaya giderek daha fazla önem veriyor. Bu gelişme, tüketicilerin bilinçli tercihler yapmalarına ve sürdürülebilir ürünleri desteklemelerine yardımcı olabilir. CMA'nın bu tür soruşturmaları, sektörde şimdiden bazı değişikliklere yol açtı. ASOS, Boohoo ve George at Asda gibi moda perakendecileri, CMA ile imzaladıkları resmi anlaşmalar sonucunda, reklam ve tanıtımlarında sürdürülebilirliğe dair iddiaları daha dikkatli bir şekilde ele almaya başladılar. CMA, yakında tüketici yasalarını ihlal eden şirketlere, dünya çapındaki gelirlerinin %10'una kadar para cezası uygulama yetkisine sahip olacak. Bu, şirketleri yeşil iddialar konusunda daha şeffaf ve dürüst olmaya teşvik edecek önemli bir adım olarak görülüyor. Birleşik Krallık'ın bu adımı, moda sektöründe sürdürülebilirlik konusunda önemli bir dönüm noktası olabilir. Şirketlerin yeşil iddialarını destekleyecek somut adımlar atmaları ve tüketicilere karşı şeffaf olmaları gerekiyor. Bu, hem çevresel etkilerin azaltılması hem de tüketici güveninin sağlanması açısından kritiktir.
- Canopy'den Hindistan'ın Yeni Nesil Elyaf Üretimi için 15 Milyar Dolarlık Yatırım Çağrısı
Kâr amacı gütmeyen bir kuruluş olan Canopy, Hindistan'ın yeni nesil elyaf üretimini hızlandırmak için 13 ila 15 milyar dolarlık bir yatırım fırsatına dikkat çekti. Canopy, bu yatırımın Hindistan'ın tekstil endüstrisini dönüştürme potansiyeline sahip olduğunu ve ülkenin yılda 10 milyon tondan fazla yeni nesil elyaf üretmesini sağlayabileceğini belirtiyor. Prabhav 2024 yatırım forumunda yayınlanan bir makaleye göre, Hindistan'ın 100 milyon ton tarımsal atık ve 2 milyon ton polyester-pamuklu tekstil atığı, düşük karbonlu kağıda, ambalaja ve viskona dönüştürülebilir. Bu dönüşüm, ülkenin tekstil, kağıt hamuru ve kağıt endüstrilerinde malzeme ikamesindeki yatırım sınırlarını ortadan kaldırmaya yardımcı olabilir. Canopy'nin kurucusu ve yönetici direktörü Nicole Rycroft, Hindistan'ın bu geçişi gerçekleştirmek için gerekli tüm bileşenlere sahip olduğunu vurguladı. Rycroft, hedefli yatırım, endüstri iş birliği ve hükümet desteğinin bu vizyonu gerçeğe dönüştürebileceğini belirtti. Canopy, önümüzdeki on yıl içinde küresel olarak 60 milyon ton yeni nesil hamur, kağıt ve tekstil üretimini katalizlemeyi hedefliyor. Bu hedefe ulaşmak için kuruluşun 78 milyar dolarlık bir sermayeye ihtiyacı olduğu tahmin ediliyor. Hindistan'da Flipkart ve Anita Dongre gibi markalar, Canopy'nin yeni nesil elyaf gelişimine destek veren ortaklar arasında yer alıyor. Bu yatırım, Hindistan'ın daha dairesel ve düşük karbonlu bir ekonomiye geçişine önemli bir katkı sağlayabilir. Aynı zamanda ülkenin tekstil endüstrisini modernize etme ve yeni nesil elyaf üretiminde küresel bir lider olma potansiyelini de ortaya koyuyor. #Canopy #DöngüselModa #TedarikZinciri
- Shein'in 250 Milyon Euro Değerindeki 'Döngüsellik Fonu' Sürdürülebilir Modayı Mümkün Kılabilir mi?
Çevrecilik ve sürdürülebilirlik , son yıllarda tekstil sektöründe en çok konuşulan konulardan biri haline geldi. Özellikle hızlı moda devleri, bu konudaki eleştirilere maruz kalıyor. Bu eleştirilere bir çözüm üretmek için Shein , İngiltere'de 200 milyon euro değerinde yeni bir "Döngüsellik Fonu" ve ilave 50 milyon euro tutarındaki genişletilmiş ESG önlemleri ile önümüzdeki beş yıl içinde toplam 250 milyon euro yatırım yapmayı planlıyor. Şirket, AB ve Singapur merkezli firma, bu fon için küresel şirketleri, finans kuruluşlarını ve egemen servet fonlarını da katkıda bulunmaya davet ediyor. Salı günü yayınlanan basın açıklamasında, "Shein, Avrupa ve İngiltere markalarının, tasarımcılarının ve zanaatkarlarının işlerini çevrimiçi ve ötesinde büyütmelerini sağlayan girişimlere yatırım yapıyor. Önde gelen Döngüsellik Fonu, döngüsel çözümleri yönlendiren AB ve İngiltere'deki yeni kurulan şirketlere ve diğer işletmelere yatırım yapacak" denildi. Fon, Avrupa ve İngiltere'deki sanatçı ve tasarımcıların Shein X tasarım kuluçka programına katılmasını destekleyecek. Bu program, yeni tasarımcıların Shein ile üretim, pazarlama ve lojistik konularında çalışarak tasarımlarını ticarileştirmelerine olanak tanıyacak. Ayrıca, Avrupa ve İngiltere'li şirketlerin Shein'in pazar yeri platformuna giriş yapmaları için destek sağlanacak. Fonlara Yeni Destek Döngüsellik Fonu, Shein'in mevcut programlarına dayanarak döngüsel ekonomide araştırma, geliştirme ve inovasyonu teşvik etmeyi hedefliyor. Avrupa ve İngiltere genelindeki yeni kurulan şirketleri ve firmaları yeni nesil teknolojiler ve çözümler geliştirme konusunda desteklemeyi amaçlıyor. Shein, tekstilden tekstile geri dönüşüm gibi geri dönüştürülmüş malzemeler alanındaki yenilikleri örnek olarak gösteriyor. Ayrıca, geri dönüştürülmüş tekstil malzemeleri veya yeni tercih edilen elyaflar için üretim kapasitesine sahip start-up'larla satın alma anlaşmaları veya ticari ortaklıklar yapmayı planlıyor. Shein Group CEO'su Donald Tang, "Moda endüstrisinin çevresel ayak izini iyileştirebilecek inovasyonu hızlandırma sorumluluğuna ve fırsatına sahibiz. Döngüsellik Fonu, dairesel girişimlerde inovasyonun ön saflarında yer alan girişimcilere ve şirketlere verdiğimiz desteğe dayanıyor. AB ve İngiltere'deki girişimciliği ve inovasyonu desteklemek bizim odak noktamızdır," diye belirtti. Tang ayrıca, "Yeni teknolojileri keşfeden erken aşamadaki girişimlere fon sağlamanın yanı sıra, yeniliklerini ticarileştirmiş ve ölçeklendirmeye hazır daha deneyimli girişimlere de yatırım yapmayı planlıyoruz. Shein, ölçeği ve erişimi göz önüne alındığında, bu çözümlerin sektörde geniş çapta benimsenmesi için bir katalizör olabilir," diye ekledi. Sürdürülebilirlik Çabaları ve İşbirlikleri Shein ayrıca, Döngüsellik Fonu'nun desteklemeyi amaçladığı mevcut sürdürülebilirlik çabalarını da vurguladı. Örneğin, New York merkezli veri pazarlamacısı Queen of Raw ile yeni Shein giysilerinin üretiminde kullanılmak üzere diğer markalardan fazla kumaş veya stok satın almak için bir ortaklık kuruluyor. Şirket, tedarikçi tabanında geleneksel indigo renkleri yerine yüksek sabitleyici mürekkepler kullanan ve böylece "önemli ölçüde daha az" su kullanan soğuk transfer denim baskı teknolojisinin artan kullanımını öne çıkarıyor. Ayrıca, kimyasal geri dönüşümün geri dönüştürülmüş polyester elyafların ticari olarak ölçeklenebilir üretimini nasıl sağlayabileceğini araştıran akademik kurumlarla yapılan işbirliği de mevcut. Güçlü Bir Çözüm Mü Yoksa Yaratıcı Bir Pazarlama Hamlesi Mi? Shein'in Döngüsellik Fonu, şirketin Avrupa ve İngiltere pazarını ve tasarım yetenek havuzunu daha fazla kullanma hedefine işaret ediyor. Ancak, bazı eleştirmenler, şirketin bu fonun arkasındaki asıl amacının tüketici vicdanını rahatlatmak ve marka imajını iyileştirmek olduğunu savunuyor. Shein'in bu fonun yanı sıra, üretim miktarını azaltmak ve tüketici alışkanlıklarını değiştirmek için de adımlar atması gerektiği belirtiliyor. Yüzde yüz tekstil geri dönüşümü mümkün olana kadar, bu önlemlerin hızlı moda endüstrisindeki büyük çevresel sorunları tam anlamıyla çözmekten uzak kalacağının altını çiziyor.
- Boyner Grup’tan Geleceğin Kadın Liderlerine Yatırım
Boyner Grup, sürdürülebilirlik ve toplumsal cinsiyet eşitliği alanındaki çalışmalarıyla dikkat çekmeye devam ediyor. UNDP iş birliğiyle hayata geçirdiği SHE LAB - Genç Kadınlar için Sürdürülebilirlik Laboratuvarı projesi, kadın profesyonellerin sürdürülebilirlik alanında yetiştirilmesini amaçlıyor. Üniversitelerin 3. ve 4. sınıflarında okuyan kız öğrencilerin katılımıyla gerçekleşecek olan bu proje, 18 ay sürecek online eğitimlerle 210 genç kadına ulaşmayı hedefliyor. Boyner Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ümit Boyner , projenin toplumsal cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilirlik hedeflerine olan katkısını vurguladı. Boyner, “Bu projeyle kadın liderler yetiştirmek için yola çıktık. Entegre düşünme becerilerine sahip, yapay zeka sistemleriyle çalışabilen kadın profesyonellerin yetiştirilmesi, erkek egemen çalışma sisteminin üzerindeki cam tavanları kıracak” dedi. Sürdürülebilirlik Çalışmalarında Demokrasi İlkesi Boyner Grup’un sürdürülebilirlik çalışmalarının odağında, iş yerinde demokrasi ilkesi bulunuyor. Strateji ve İş Geliştirme Başkan Yardımcısı Elif Ateşok Şatıroğlu , Boyner Grup’un kadın çalışan oranının yüzde 47, icra kurulundaki kadın oranının ise yüzde 60 olduğunu belirtti. Şatıroğlu, “Kadın girişimcileri ve çalışanları destekleyen projelerimizle toplumsal cinsiyet eşitliği hedefimize emin adımlarla ilerliyoruz” dedi. Döngüsel Ekonomi ve Yeşil Yatırımlar Boyner Grup CFO’su Özgür Tokgöz Altun , sürdürülebilirlik çalışmalarının döngüsel ekonomi etrafında şekillendiğini ve yeşil yatırımların önemini vurguladı. Altun, “2023 yılında metrekare başına düşen enerji tüketimimizi 2012’ye göre yüzde 46 azalttık. Yeşil Çatı projemizle ürettiğimiz enerji miktarını 2,13 GWh’a çıkararak fabrika ve merkez ofisimizin elektrik ihtiyacını karşıladık” dedi. Boyner Grup, döngüsel ekonomi çalışmalarını her yıl daha ileriye taşımak için çaba sarf ediyor. Altun, “Geri dönüştürülmüş hammadde ve polyester kullanımını artırıyoruz. Müşterilerden iade gelen ürünleri yeniden kullanılır hale getirerek çevresel etkimizi azaltmayı hedefliyoruz” dedi. Şeffaf ve İzlenebilir Raporlama Boyner Grup, sürdürülebilirlik yönetiminde şeffaflık ve izlenebilirlik ilkelerine büyük önem veriyor. Tokgöz, “2023 yılında 2,9 milyon pet şişeyi hammaddeye dönüştürdük ve 124 ton karbondioksit gazının atmosfere karışmasını önledik. Su ve kimyasal tüketimini azaltma çalışmalarımızla da çevresel sürdürülebilirlik hedeflerimize katkı sağlıyoruz” dedi. Boyner Grup’un SHE LAB projesi ve diğer sürdürülebilirlik çalışmaları, Türkiye’de ve dünya genelinde toplumsal cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilirlik alanında örnek teşkil etmeye devam ediyor. Bu projelerle Boyner Grup, sadece finansal destek sağlamayı değil, toplumsal değişimin ve dönüşümün bir parçası olmayı hedefliyor.
- Lüks Markalar Gerçekten Lüks mü? İtalyan Mahkemesi Dior'un Etik Olmayan Tedarik Zincirini Tespit Etti
Milano mahkemesi, LVMH'nin Christian Dior markasını, Milano dışında bulunan Çinli alt yüklenicilerinin işçilerini sömürmesini tespit etmesi sonucunda bir yıl boyunca adli idare altına aldı. Bu karar, Nisan ayında Giorgio Armani'ye verilen benzer bir kararın ardından geldi. Dior'un cezai bir kusuru bulunmamakla birlikte, Dior'un sözleşmeli şirketlerin gerçek çalışma koşullarını veya teknik kapasitelerini kontrol etmek için uygun önlemleri almaması nedeniyle ihmalkar olduğu tespit edildi. Etik Olmayan Üretim Uygulamaları Mahkemenin soruşturması, İtalya genelinde etik olmayan üretim uygulamalarının sistemsel olarak yaygın olduğunu ortaya koydu. Küçük yabancı üreticilerin, lüks markalara "Made in Italy" etiketi taşıyan ancak "Made in China" fiyatlarıyla üretilen ürünler tedarik ettiği iddia edildi. Bu, lüks moda markalarının daha yüksek kar elde etme arayışının bir sonucu olarak tanımlandı. İtalya Moda Endüstrisi Altında Baskı Reuters, İtalyan yasalarının üretimi dışarıdan yaptıran şirketlerin tedarikçileri üzerinde yeterli denetim yapmasını gerektirmesi nedeniyle, yaklaşık düzinelerce diğer moda markasının tedarik zincirlerinin de soruşturma altında olduğunu bildirdi. Bain, İtalya'nın küresel lüks mal üretiminin %50 ila %55'ini gerçekleştirdiğini belirterek, İtalya'nın insan hakları ihlallerini ortadan kaldırma ve küresel lüks pazarına etik kaynaklı ürünler sağlama konusunda önemli bir çıkarı olduğunu tahmin ediyor. İnsan Hakları İhlalleri ve Mahkeme Bulguları İtalyan polisi, Dior deri eşya müteahhitleri Pelletteria Elisabetta Yang SRL ve Davide Albertario Milano SRL'de denetimler gerçekleştirdi. Bulgular arasında işçilerin fabrikada uyumaya zorlanması, kesintisiz gece-gündüz üretim döngüleri, güvenlik cihazlarının çıkarılması ve işçilerin kaçak göçmen olarak çalıştırılması yer alıyor. Bu etik olmayan uygulamalar, Dior markalı bir çantanın 57 dolara (53 avro) tedarik edilip yaklaşık 2.800 dolara (2.700 avro) satıldığını ortaya çıkardı. Lüks Moda Endüstrisi ve Etik Sorumluluk Scott Newton, Thinking Dimensions Global Consulting yönetici ortağı, bu kararın lüks markaların çevresel, sosyal ve yönetişim (ESP) politikalarını sorguladığını belirtiyor. Newton, insan hakları ihlallerine dayalı lüks moda iş modellerinin artık kabul edilemez olduğunu vurguluyor. LVMH, sürdürülebilirlik için liderlik iddiasında bulunurken, insan hakları tarafındaki sorumlulukları da aynı derecede önemli olmalı. Lüks Moda Markalarının İtibar Sorunu Alessandro Balossini Volpe, lüks marka yüklenicileri arasındaki etik olmayan iş uygulamalarının yıllardır herkesin bildiği bir sır olduğunu belirtiyor. Bu durumun Dior'un ve genel olarak LVMH'nin itibarını derinden etkileyebileceğini düşünüyor. Ayrıca, bu ve benzeri vakaların lüks moda endüstrisinin bir bütün olarak güvenilirliğini zedeleyebileceği uyarısında bulunuyor. Lüks moda markaları, etik olmayan ve sürdürülemez iş uygulamalarına karşı toplu olarak suçlanabilir ve bu durum, markaların hem somut hem de soyut değerlerini sorgulamalarına neden olabilir. Kaynaklar: Reuters: https://www.reuters.com/company/christian-dior-se/ The Guardian: https://www.theguardian.com/fashion/dior
- Kraliyet Ailesi Sürdürülebilir Moda Tercihi
Kraliyet ailesi, sadece sosyal ve politik etkileriyle değil, aynı zamanda moda dünyasındaki rolleriyle de dikkat çekiyor. Uzun yıllardır, sürdürülebilir moda anlayışını benimsemeleri ve bu konudaki farkındalıklarını artırmaları, geniş kitlelere ilham veriyor. Prenses Diana ile başlayan ve zamansız modanın da kraliyet ailesi tarafından sahiplenebileceğini gösteren sürdürülebilir moda anlayışı daha sonrasında pek çok kraliyet üyesi tarafından da sahiplenildi. Prenses Diana , stil ikonu olarak tanınmasının yanı sıra, kıyafetlerini yaratıcı şekilde geri dönüştürmesiyle de ünlüydü. Yeni kıyafetler almak yerine mevcut parçaları yeniden kullanarak moda oyununu sürdürülebilir ve yenilikçi tutmayı başardı. Örneğin, 1989'da Nijerya Devlet Başkanı ile görüşürken giydiği Catherine Walker elbisesini, 1992'de Güney Kore'de bir etkinlikte tekrar giymek için yeniden düzenledi. Elbisenin eteğini yeniden tasarladı, kollar ekledi ve tasarımın ana gövdesini koruyarak güzelliğini vurguladı. Aynı zamanda, Prenses William ve Kate Middleton'un düğününde giydiği bir çift Valentino ayakkabıyı da yeniden kullanarak geri dönüşüm temasını sürdürdü. Ya da 1986'da Epsom Derby'de bu beyaz ve siyah puantiyeli elbiseyi giydikten sonra, uzun peplum eteğini çıkardı. Diana bir yıl sonra bir polo maçı için tekrar seçtiğinde (bu sefer şapka olmadan) tamamen farklı, daha şık bir kıyafet gibi görünüyordu. Eski giysileri daha uzun süre kullanmak amacıyla rötuş yapma fikrini benimseyen bir diğer kraliyet üyesi ise ikinci el gelinlik giyen ilk kraliyet mensubu olan Prenses Beatrice ' dir. Prenses, düğün gününde aslında Kraliçe'ye ait olan Norman Hartnell elbisesini giydi. Windsor Kalesi'nde sergilenmeden önce Kraliçe tarafından birçok kez giyilen bu elbise, prensesin büyük günü için seçtiği oldukça özel bir giysi haline geldi. Kıyafetleri tekrar giymekten çekinmeyen bir diğer kraliyet üyesi ise Cambridge Düşesi Kate Middleton . Gardırobundaki parçaları yeniden kullanarak çevreye duyarlı bir yaklaşım sergileyen Düşes, mavi Emilia Wickstead elbisesini üç kez giymesiyle dikkat çekti. İlk olarak 2014'te Avustralya'da, ardından 2015'te bir Bağımlılık Tedavi merkezine yaptığı ziyarette ve son olarak 2018'de tekrar giydi. Middleton'ın bir diğer favorisi ise 2004'ten beri giydiği Penelope Chilvers botları. Bu botları her yıl en az bir kez rahat bir etkinlikte giydiğini görebilirsiniz. Hem Middleton hem de Markle , İspanyol markası Castañer'in hayranlarından. Markle, yıllar boyunca bu markanın siyah espadrillerini birçok kez giydi. Avustralya'dan Güney Afrika'ya yaptığı turlar sırasında, bilek bağcıklı topuklu ayakkabılarıyla rahat ve şık görünümler yarattı. Kraliçe II. Elizabeth de 2019'da gerçek kürk giymeyi bırakacağını duyurarak etik olmayan moda trendlerine karşı çıktı. Törenlerde gerekli olduğunda kürk giymeye devam etse de, 2019'dan sonra tasarlanan tüm yeni kıyafetler suni kürk kullanılarak yapıldı. Bu karar, suni kürk ürünlerine yönelik ilgiyi %52 oranında artırarak kraliyet ailesinin moda üzerindeki etkisini bir kez daha kanıtladı. Kraliçe pek çok kıyafetini de farklı etkinliklerde giymeye devam etti. Örneğin Angela Kelly tarafından tasarlanan erik rengi paltosunu şapka, broş gibi aksesuarlarla farklılaştırarak favori kıyafetleri arasına ekledi. Sürdürülebilir modaya destek veren bir diğer kraliyet üyesi de Prens Charles ’tır. Prens Charles özellikle paltoları olmak üzere kıyafetlerinin bir çoğunu 40 seneden fazladır giyiyor. Prens, Yoox Net-a-Porter ile işbirliği yaparak 2020 yılında Modern Artisan adlı sürdürülebilir moda serisini piyasaya sürdü. Bu seri, doğal ve izlenebilir malzemeler kullanarak zamansız giysiler yaratmayı hedefliyordu. İtalyan Politecnico di Milano tasarım okulunun öğrencileri tarafından tasarlanan ve Dumfries House mezunları tarafından üretilen bu koleksiyon, geleceğin tasarımcılarını teşvik etmeyi amaçladı. Prens Charles, “Önemli olan, koleksiyondaki doğal malzemelerin nereden geldiğini keşfetmek. Modanın al, yap ve çöpe at yaklaşımına sahip olmak tam bir çılgınlık gibi görünüyor” diyerek bu alanda atacağı adımların sürdürülebilir olacağının da altını çizdi Kraliyet ailesinin çeşitli üyeleri nesiller boyunca sürdürülebilir modayı desteklemişlerdir. Kıyafetlerin tekrar tekrar giyilmesini teşvik ederek, hem yaratıcı değişikliklerle hem de aynı kıyafeti defalarca kullanarak sürdürülebilir modaya katkıda bulundular. Ayrıca, gerçek kürk yerine suni kürk kullanımı gibi etik moda kararlarını desteklemek için nüfuzlarını kullandılar ve kendi sürdürülebilir moda serilerini oluşturarak bu alanda örnek oldular. Bu nedenle, Kraliyet Ailesi gibi ikonik figürlerin bu konudaki tercihleri büyük bir etkiye sahip. Kraliyet Ailesi'nin Sürdürülebilir Moda Adımları: Kate Middleton: Kate Middleton, kıyafetlerini tekrar giymesi ve Britanya markalarını tercih etmesiyle biliniyor. Ayrıca, Alexander McQueen ve Erdem gibi sürdürülebilirlik bilinciyle öne çıkan tasarımcılardan da parçalar seçiyor. Prenses Eugenie: Prenses Eugenie, eski ve vintage kıyafetleri yeniden giymesiyle tanınıyor. Hatta, 2018 yılında ilk evlilik yıldönümünde giydiği elbiseyi yeniden tasarlatarak tekrar giydi. Prens Charles: Prens Charles, 20 yılı aşkın süredir aynı paltoyu giymesiyle biliniyor. Ayrıca, sürdürülebilir tarım ve çevre koruma konularında da aktif rol alıyor. Kraliyet Ailesi Sürdürülebilir Moda Tercihi ile Hızlı Moda Etkisini Azaltabilir Mi? Kraliyet ailesinin giyimlerinde sürdürülebilir modaya daha fazla yer vermesi, hızlı moda etkisini azaltmaya nasıl yardımcı olabilir? Kraliyet ailesinin giyimlerinde sürdürülebilir modaya yer vermesi, hızlı moda etkisini azaltmak için önemli bir adım olabilir. Bu, sadece çevresel etkilerin azaltılmasına katkı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda daha bilinçli bir tüketici davranışının oluşmasına da yardımcı olabilir. Sürdürülebilir moda, hem çevreye duyarlılık hem de uzun vadeli stil açısından değerli bir yaklaşım olup, kraliyet ailesi gibi etkili figürler tarafından desteklendiğinde daha geniş kitlelere ulaşabilir ve gerçek bir değişim yaratabilir. Örnek Teşkil Etme: Kraliyet ailesi üyeleri, dünya genelinde milyonlarca insan tarafından yakından takip ediliyor. Onların sürdürülebilir modayı tercih etmeleri, geniş kitlelerin bu konuda bilinçlenmesini ve benzer tercihler yapmalarını teşvik edebilir. Kraliyet ailesinin zarif ve şık giyim tercihleri, sürdürülebilir moda anlayışı ile birleştiğinde, çevre dostu modanın ne kadar stil sahibi olabileceğini gösterir. Modaya Yön Veren Etkileri: Kraliyet ailesi, moda dünyasında güçlü bir etkiye sahip. Onların tercih ettiği kıyafetler, tasarımcılar ve moda markaları tarafından dikkatle izlenir ve sıkça taklit edilir. Sürdürülebilir moda parçalarını tercih etmeleri, bu akımı daha da yaygınlaştırabilir ve moda endüstrisini daha çevre dostu uygulamalara yönlendirebilir. Hızlı Moda Tüketimini Azaltma: Hızlı moda, genellikle düşük maliyetli ve kısa ömürlü kıyafetler üreterek çevreye büyük zarar verir. Kraliyet ailesinin daha kaliteli, uzun ömürlü ve sürdürülebilir parçaları tercih etmesi, tüketicilere bu tür kıyafetlerin hem stil hem de çevresel açıdan daha değerli olduğunu gösterebilir. Bu, hızlı moda tüketiminin azalmasına ve daha bilinçli bir tüketici davranışının oluşmasına katkı sağlayabilir. Moda Endüstrisinde Değişim Yaratma: Kraliyet ailesinin sürdürülebilir modayı benimsemesi, moda endüstrisinde daha büyük değişikliklere yol açabilir. Moda markaları, bu talebe yanıt olarak üretim süreçlerini ve ürünlerini daha sürdürülebilir hale getirmek zorunda kalabilirler. Bu da çevresel etkilerin azaltılmasına ve daha sürdürülebilir bir moda endüstrisinin oluşmasına yardımcı olabilir. Eğitim ve Bilinçlendirme: Kraliyet ailesinin bu konuda yapacağı açıklamalar ve kampanyalar, sürdürülebilir moda konusunda farkındalık yaratabilir. Eğitim ve bilinçlendirme faaliyetleri, tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarını değiştirmelerine ve daha sürdürülebilir seçeneklere yönelmelerine katkı sağlayabilir. Şeffaflık potansiyeli: Sürdürülebilir modayı savunan kraliyet ailesi moda endüstrisine daha fazla şeffaflık getirebilir. Etik üretimi ve çevre dostu malzemeleri ön plana çıkararak markalara sürdürülebilir uygulamaları benimsemeleri konusunda baskı uygulayabilirler. Daha Fazla Bilgi ve İlham İçin: Sürdürülebilir moda anlayışını nasıl benimseyebileceğinizi ve bu konuda atılabilecek adımları yakından takip etmek için moda bültenlerimizi okumaya devam edin. Çevre dostu ve şık giyim tercihleriyle hem stilinizi koruyun hem de doğaya katkıda bulunun.
- Zamansız Bir Moda İkonu Princess Diana Popüler Kültürü Hala Nasıl Etkiliyor
Princess Diana, sadece Britanya Kraliyet Ailesi'nin bir üyesi olarak değil, aynı zamanda dünya çapında bir moda ikonu olarak da hatırlanıyor. O, moda dünyasında devrim yaratan ve milyonlarca insanın stiline ilham veren bir figür olarak popüler kültürde derin izler bıraktı. Bugün bile, Diana'nın benzersiz tarzı ve cesur moda tercihleri, tasarımcılar ve moda tutkunları tarafından hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Stilinin Temel Özellikleri: Diana'nın erken dönem kraliyet tarzı, gençlik masumiyeti ile kraliyet ihtişamının büyüleyici bir karışımıydı. Diplomatik turlar için mükemmel olan cesur renk bloklu takım elbiseleri ile ikonik görünümler yaratmak için Catherine Walker gibi tasarımcılarla işbirliği yaptı. Ancak Diana kalpları kırmaktan korkmuyordu. Hem zarafet hem de sadeliği mükemmel bir şekilde birleştiriyordu. Giydiği kıyafetlerde şıklığı ve rahatlığı bir arada sunmayı başaran Diana, günlük hayatta ve resmi etkinliklerde farklı tarzları cesurca denedi. Bisiklet şortları ve tişörtülerle manşetlere çıktı. Renkli kostümler, zarif gece elbiseleri, spor giyim ve şapka koleksiyonları, onun moda dünyasındaki geniş yelpazesini yansıttı. Moda Endüstrisine Etkisi: 1. Cesur ve Yenilikçi Tercihler: Diana, zamanının ötesinde cesur moda tercihleriyle tanındı. Omuzları açıkta bırakan elbiseler, vücuda oturan ceketler ve gösterişli aksesuarlar, onun modada sınırları zorlayan yaklaşımını ortaya koydu. Bu yenilikçi tarz, birçok tasarımcıya ilham kaynağı oldu ve hala koleksiyonlarda yankı buluyor. 2. İnsanileştirilmiş Kraliyet Modası: Diana, kraliyet modasını halkın erişebileceği ve günlük hayatta uygulanabilir hale getirdi. Onun sade ama şık kıyafet tercihleri, kadınların kendilerini ifade etmelerinde bir devrim niteliğindeydi. Bu yaklaşım özellikle sokak modasında kendini gösterdi ve hala günümüzde birçok markanın koleksiyonlarında etkisini sürdürüyor. 3. İkonik Moda Anları: Diana'nın birçok unutulmaz moda anı, popüler kültürün bir parçası haline geldi. Özellikle "intikam elbisesi" olarak bilinen siyah mini elbisesi, hala moda dünyasında konuşulmakta ve ikonlaşmış bir anı olarak hafızalarda yer edinmekte. Bir İletişim Aracı Olarak Moda Diana, bir iletişim aracı olarak modanın gücünü anladı. Modanın gücünü bir platform olarak gördü ve kıyafet seçimlerinde sıklıkla ince mesajlar gönderdi. Ulusal moda sahnesini canlandırarak İngiliz tasarımcıları destekledi. Daha da önemlisi, giyim seçimlerini, kalbine yakın olan davaları savunmak için kullandı. Dantelli elbiseleri AIDS yardım kuruluşlarının farkındalığını artırırken, cesur gece elbiseleri geleneksel beklentilere meydan okuyordu. Modayı demokratikleştirerek üst düzey stillerin ilişkilendirilebilir olmasını sağladı. Yüksek ve alçak parçaları karıştırma yeteneği, gündelik rahatlığı benimsemesi ve modayı sosyal yorum için kullanma isteği, tasarımcılara ve sıradan kadınlara ilham verdi ve vermeye de devam ediyor. Sürdürülebilir Moda ve Yeniden Kullanı m Princess Diana, modada sürdürülebilirlik konusuna da dikkat çeken bir figürdü. O, defalarca aynı kıyafetleri giyerek ve bu kıyafetlere küçük dokunuşlarla yeni bir görünüm kazandırarak, yeniden kullanımı teşvik etti. Bu, onun moda anlayışında yalnızca zarafeti ve şıklığı değil, aynı zamanda çevre bilincini de yansıttı. Diana, moda dünyasında sürdürülebilirliğin önemine dikkat çekerek, kıyafetlerin sadece bir kez giyilip atılacak şeyler olmadığını, tekrar tekrar farklı şekillerde kullanılabileceğini gösterdi. Mom jean pantolon ve blazerden oluşan ikonik uyumu, hem ünlülerde hem de sıradan kadınlarda hâlâ gördüğümüz, zahmetsiz ama gösterişli tarzının bir başka örneği. Bu yaklaşımı, günümüzde sürdürülebilir modanın temel ilkelerinden biri olarak kabul ediliyor. Diana'nın Moda Mirasını Kutlayan Sergi ve Müzayede Kraliyet stilinin göz kamaştırıcı bir kutlamasında, Prenses Diana'nın en unutulmaz kıyafetlerinden oluşan küratörlü bir koleksiyon, bugün müzayedeye çıkmadan önce Asya ve Avrupa'daki izleyicileri büyülüyor. Nisan ayında Hong Kong'daki K11 MUSEA'da bir pop-up ile başlayan ve ardından Haziran ayında İrlanda'daki Stil İkonları Müzesi'nde bir sergiyle devam eden bu giyim yolculuğu, 20. yüzyılın en çok fotoğraflanan kadınının gelişen moda anlatısına nadir bir bakış sunuyor. Koleksiyon, Diana'nın masal prensesinden küresel moda ikonuna dönüşümünü sergiliyor ve Murray Arbeid'in gece mavisi askısız tül elbisesi ve pırlantalı yıldızlar gibi öne çıkan parçalar içeriyor. 1986'daki "Phantom of the Opera" galasında giyilen ve daha sonra Lord Snowdon tarafından bir yardım müzayedesi için alınan bu özel parça, moda dünyasını kasıp kavuran "Di-mania"yı özetliyor. Diana'nın gardırop seçimleri sadece moda ifadelerinden çok daha fazlasıydı; bunlar onun kimliğinin ve değerlerinin hesaplanmış ifadeleriydi. AIDS yardım kuruluşlarını dantellerle desteklemekten cesur gece kıyafetleriyle zorlu toplantılara kadar her topluluk toplumsal değişim için bir tuvaldi. Catherine Walker gibi tasarımcılarla yaptığı iş birliği, uluslararası turlarda dikkat çeken renk bloklu takımlar gibi ikonik görünümlerle sonuçlandı. Hollywood müzayede evi Julien's'de düzenlenen müzayedede ayrıca Diana'nın görünüşünü tamamlayan, Kurt Geiger zümrüt yeşili saten gece ayakkabıları ve canlı tonlardaki Rayne deri el çantaları gibi, onun detaylara verdiği önemi ve her türlü kıyafeti güzelleştirme yeteneğini gösteren aksesuarlar da yer alıyor. Moda endüstrisi kraliyet stilinden ilham almaya devam ederken, bu müzayede yalnızca Diana'nın mirasını korumakla kalmıyor, aynı zamanda İngiliz monarşisinin lüks ve popüler kültür üzerindeki kalıcı etkisini de vurguluyor. Aksesuarlar için 2.000 dolardan gece elbiseleri için 400.000 dolara kadar değişen tahminlerle, koleksiyon hem ciddi koleksiyoncuları hem de moda tutkunlarını cezbetmeye hazır. Diana'nın hayırsever ruhuna bir gönderme olarak, gelirin bir kısmı Muscular Dystrophy UK'e fayda sağlayacak ve onun şefkat mirasının, yıllar sonra bile etki yaratmaya devam etmesini sağlayacak. Princess Diana'nın stiline olan ilgi, onun vefatından yıllar sonra bile azalmadı. Moda endüstrisi, onun zarif ve cesur tarzından ilham almaya devam ediyor. Birçok ünlü tasarımcı, Diana'nın ikonlaşmış stilini modern dokunuşlarla yeniden yorumluyor. Aynı zamanda, sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden genç nesil de onun stilinden ilham alarak kendi tarzlarını oluşturuyor. Diana'nın sürdürülebilir moda konusundaki tutumu, özellikle genç nesil için bir örnek teşkil ediyor ve modada çevre bilincinin önemini vurguluyor.
- Inditex, Kağıt Ambalajlarda Nesli Tükenmekte Olan Ormanları Kullanmayı Bırakıyor
Zara, Bershka, Pull & Bear, Massimo Dutti, Stradivarius, Oysho ve Zara Home gibi dünyaca ünlü markaların sahibi Inditex Group, önemli bir sürdürülebilirlik adımını atarak, kağıt ambalajlarında nesli tükenmekte olan ve antik ormanları kullanmayı bırakacağını duyurdu. Inditex, Canopy Planet Society tarafından düzenlenen Pack4Good kampanyasına katılarak, kağıt ambalajlarında geri dönüştürülmüş kağıt hamuru ve kağıt, Yeni Nesil çözümler ve Orman Yönetim Konseyi (FSC) sertifikasyonu dahil olmak üzere sürdürülebilir alternatiflere odaklanmayı taahhüt ediyor. Moda Sektöründe Önemli Bir Adım Canopy’e göre moda sektörü, nakliye kutuları, e-ticaret zarfları, kağıt torbalar, askılı etiketler ve karton kutular gibi sarf malzemeleri kullanan büyük bir kağıt ambalaj tüketicisi. Doğal ormanların korunması ve restore edilmesi, iklimi istikrara kavuşturmak ve biyolojik çeşitlilik krizini tersine çevirmek için kritik öneme sahip. Inditex'in bu adımı, bu hedefe ulaşmada önemli bir katkıda bulunmayı hedefliyor. Inditex'in Sürdürülebilirlik Çabaları Inditex, tekstil ürünlerinde nesli tükenmekte olan ormanların kullanımını ortadan kaldırmaya yönelik on yıllık bir taahhüde sahip. Şirket ayrıca, Green to Pack (GtP) programı gibi girişimlerle kağıt kullanımını azaltmak için uzun süredir çalışmalar yürütmekte. Bu program, depodan perakendeye kağıt kutuları beş defaya kadar yeniden kullanmayı amaçlıyor. Inditex ayrıca belirli pazarlarda kağıt torba ve zarf kullanımı karşılığında müşterilerden ücret talep eden bir “kendi çantanı getir #BRINGYOURBAG” girişimini de başlattı. Canopy, girişimin müşterileri kağıt torba tüketimini %47 oranında azaltmaya teşvik ettiğini söyledi. Pack4Good'a Katılım Inditex'in Pack4Good kampanyasına katılımı, yıllık geliri 287,4 milyar doların üzerinde olan 449 markaya ulaştırıyor. Bu, kağıt ambalaj tedarik zincirinde önemli bir etkiye sahip olacak ve daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunacağı öngörülüyor. Canopy İcra Direktörü Nicole Rycroft, “Inditex önemine sahip bir şirketin “kağıt ambalaj tedarikçilerine, ormanlara bir mola verme ve daha düşük etkili alternatiflere yatırım yapma ve bunları ölçeklendirme zamanının geldiğine dair bir sinyal gönderdiğini” söyledi. Inditex Sürdürülebilirlik Direktörü Javier Losada ise, "Inditex nesli tükenmekte olan ormanları tekstil tedarik zincirimizin dışında tutmak için çok çalıştı Şimdi bu çalışmayı, geri dönüştürülmüş içeriğin azaltılması, yeniden kullanılması ve arttırılması yönünde zaten adımlar attığımız ambalajlarımıza kadar genişleteceğiz. Hem israfı azaltan hem de ormanların ayakta kalmasına yardımcı olan Yeni Nesil alternatiflerin geliştirilmesi de dahil olmak üzere, Canopy ile bu çalışmayı yeni bir seviyeye taşımak için devam etmeyi sabırsızlıkla bekliyoruz.” Diye belirtti. Inditex'in kağıt ambalajlarda nesli tükenmekte olan ormanları kullanmayı bırakma kararı, moda sektöründe önemli bir adım. Bu girişim, hızla yok olmaya devam eden doğal ormanları korumaya ve daha sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunmaya yardımcı olacaktır.
- Watsons Türkiye İlk Sürdürülebilirlik Raporunu Yayımlayarak Sektöre Öncülük Ediyor
Watsons Türkiye , "Watsons İyilik Hareketi" çatısı altında yürüttüğü tüm sürdürülebilirlik çalışmalarını kapsayan ilk raporunu yayımladı. Çevresel, toplumsal ve ekonomik sürdürülebilirlik alanlarını ele alan raporda, şirketin sera gazı emisyonlarını düşürme, sorumlu tüketimi teşvik etme ve sürdürülebilir ürün yelpazesini genişletme çabaları yer alıyor. Sürdürülebilirlikte Sektöre Öncülük Ediyor Güzellik ve kişisel bakım perakende sektöründe sürdürülebilirlik alanında öncü olan Watsons Türkiye, bu ilk raporuyla sektördeki diğer firmalara da ilham kaynağı olmayı hedefliyor. "Watsons İyilik Hareketi" çerçevesinde hazırlanan raporda, şirketin 3 ana başlık altında gerçekleştirdiği sürdürülebilirlik çalışmaları detaylı bir şekilde anlatılıyor: 1- Çevresel Sürdürülebilirlik: · Sera gazı emisyonlarını 2030 yılına kadar %50,4 oranında azaltma hedefi: Watsons Türkiye, sera gazı emisyonlarını 2018 yılı baz alınarak 2030 yılına kadar %50,4 oranında azaltmayı taahhüt ediyor. · Geri dönüştürülmüş plastik kullanımı: Şirket, 2025 yılına kadar plastik ambalajlarında en az %20 geri dönüştürülmüş plastik içerik kullanmayı hedefliyor. 2022 yılında yürütülen geri dönüşüm ve geri kazanım çalışmalarıyla 78 ton atık geri dönüştürülerek 1 milyon TL tasarruf edildi. · “Watsons İyilik Hareketi Ormanlarımızı Büyütmeye Çağırıyor” projesi: 2022 yılında TEMA Vakfı ve ÇEKÜL iş birliği ile 76.580 fidan bağışlandı. Hedef 2030 yılına kadar 1 milyon fidan bağışı yapmak. 2- Toplumsal Sürdürülebilirlik: Hayvan refahı çalışmaları: "Watsons İyilik Hareketi Hayvan Sevgisini Büyütmeye Çağırıyor" projesi ile 2019'dan beri "Pati Dostu Watsons" uygulamasıyla hayvansever müşterilere ulaşıyor. Hedefi, 2030 yılına kadar 200 mağazaya kedi ve köpekler için kulübe, mama ve su kapları yerleştirilmesi Kadın çalışan oranı ve kadın kooperatiflerinin ürünlerine destek ile ekonomik sürdürülebilirliğe katkı Kadınların çalışma hayatında aldıkları destekler, onların gerek ekonomik gerekse psikolojik mücadelesinde önemli bir yere sahip. Watsons, kadın çalışan oranı ve kadın kooperatifleriyle gerçekleştirdiği iş birlikleriyle bu konuda da güçlü adımlar atıyor. 2022 yılında kadın çalışan oranının %80'e, kadın yönetici oranının ise %57'ye ulaştığı “Watsons İyilik Hareketi Kadın İstihdamını Artırmaya Çağırıyor” projesi kapsamında Watsons, kadın çalışan oranı %50'nin altında olan firmaları ziyaret ederek bu alana yatırıma da teşvik ediyor. 3- "Ekonomik Sürdürülebilirlik"te Sürdürülebilir Yaşam Ürünlerine Destek Sera gazı emisyonlarını düşürme, sorumlu tüketimi teşvik etme ve sürdürülebilir ürün yelpazesini genişletme gibi taahhütler ve attığı adımlarla Watsons Sürdürülebilirlik çalışmalarına bütünsel bir yaklaşım sunuyor. 2022'de %45 RSPO (Roundtable on Sustainable Palm Oil) sertifikalı ürün oranı Müşterilere 450'den fazla sürdürülebilir yaşam ürünü sunma Sürdürülebilir yaşam ürün yelpazesini her yıl genişletme hedefi Plastik tüketimini azaltma taahhüdü ile her yıl yeni hedeflerle yeşil adımları büyüteceğinin altını çiziyor. Sürdürülebilirlik Raporu hakkında değerlendirmede bulunan Watsons Türkiye Genel Müdürü Mete Yurddaş, “Bilinçli tüketiciliğin, çevre yönetiminin ve toplumsal kaygıların ön safhalarda yer aldığı bir çağda şirket olarak, sorumlu kurumsal uygulamaları ve sürdürülebilir bir geleceğe olan bağlılığı misyon edindik. Sürdürülebilirliğe olan sarsılmaz bağlılığımızı sergilemekle kalmayıp aynı zamanda bu hayati alandaki başarılarımızı, karşılaştığımız zorlukları ve geleceğe yönelik hedeflerimizi özetleyen kapsamlı bir belge olan ‘Watsons Türkiye Sürdürülebilirlik Raporu 2022'yi sunmaktan gurur duyuyoruz. Türkiye'nin önde gelen güzellik ve kişisel bakım perakendecisi olarak faaliyetlerimizin, çevre, çalışanlarımızın refahı, hizmet verdiğimiz toplumlar ve ekonomi üzerinde oluşturabileceği etkinin farkındayız. Bu rapor, karbon ayak izimizi en aza indirmeye, toplumsal refahı artırmaya ve yaşadığımız dünyaya olumlu katkıda bulunmaya yönelik sürekli çabalarımızın bir kanıtıdır. Raporda, tüm iş süreçlerimizde ve operasyonlarımızda atıkları azaltmaya, kaynakları korumaya ve sürdürülebilir uygulamaları teşvik etmeye yönelik devam eden girişimlerimiz yer alıyor. Ayrıca çalışanlarımıza, müşterilerimize ve paydaşlarımıza sürdürülebilirlik, şeffaflık ve sorumluluk kültürünü benimsetmek için ‘İyilik Hareketi' kapsamında yürüttüğümüz projelerimiz de bulunuyor. Sürdürülebilirlik raporumuzla sürekli iyileştirme taahhüdümüzü vurgulayarak sürdürülebilirlik çabalarımıza ilişkin şeffaf ve dürüst bir açıklama sunmayı amaçlıyoruz” ifadelerini kullandı. Watsons Türkiye Sürdürülebilirlik Raporu 2022 , şirketin resmi web sitesi ve https://www.watsons.com.tr/surdurulebilirlik-hedefleri adresinden erişilebilir.
- New Balance, "Reconsidered" Adlı Takas Programı ile Kullanılmış Ayakkabılara Yeni Bir Hayat Veriyor
New Balance, çevreye duyarlı girişimlerine yenisini ekliyor ve "Reconsidered" adında yepyeni bir takas programı başlatıyor! Bu program ile müşteriler, az kullanılmış New Balance ayakkabılarını mağazalara geri getirebilecek ve karşılığında bir sonraki alışverişlerinde kullanabilecekleri kuponlar alabilecekler. ABD'deki yaklaşık 100 mağazayı kapsayacak olan program, Archive ve Tersus ile yapılan iş birliği sayesinde mağaza içi takas ve yeniden satış süreçlerini sorunsuz bir şekilde yönetecek. Müşteriler, kullanılmış ayakkabılarını getirerek kupon alırken, bu ayakkabılar da özenle temizlenip New Balance Reconsidered pazarında ikinci el olarak satışa sunulacak. Reconsidered programı, New Balance'ın sürdürülebilirlik çabalarının önemli bir parçasını oluşturuyor. Programın amacı, kullanılmış ayakkabıların ömrünü uzatarak atık miktarını azaltmak ve döngüsel ekonomiye katkıda bulunmak. Programın İşleyişi · Müşteriler, az kullanılmış New Balance ayakkabılarını ABD'deki yaklaşık 100 mağazadan birine getirebilecekler. · Getirilen ayakkabılar, Archive ve Tersus ile iş birliği içinde temizlenip yenilenecek. · Müşteriler, ayakkabıları karşılığında değerleri ayakkabıların mevsimine ve durumuna göre belirlenen kuponlar alacaklar. · Bu kuponlar, New Balance'ın web sitesi üzerinden bir sonraki alışverişte indirim olarak kullanılabilecek. · Temizlenmiş ve yenilenmiş ayakkabılar ise New Balance Reconsidered pazarında ikinci el olarak yeniden satışa sunulacak. Reconsidered programının öne çıkan faydaları: Az Kullanılmış Ayakkabılar için Yeni Bir Hayat: Kısa süre kullanılmış ve iyi durumda olan New Balance ayakkabılar program kapsamında değerlendirilecek. Takas Karşılığında Kupon: Müşteriler, getirdikleri ayakkabılar karşılığında bir sonraki alışverişlerinde kullanabilecekleri indirim veya kredi kuponları alacaklar. Çevre Dostu Alışveriş: Kullanılmış ürünlerin yeniden satışa sunulmasıyla atık azaltımı sağlanacak ve döngüsel ekonomiye katkıda bulunulacak. New Balance Reconsidered, hem müşterilere ekonomik fayda sağlayan hem de çevreyi korumaya katkıda bulunan yenilikçi bir girişim. Müşterilerden tedarik edilen ürünlerin sıfır ürünlere kıyasla 2,6 kat daha hızlı satıldığının keşfedilmesi, Reconsidered programının başarısına işaret ediyor. Bu da programın hem çevresel hem de ticari açıdan oldukça faydalı olduğunu gösteriyor. Kaynak: New Balance Reconsidered web sitesi: https://www.newbalance.com/faqs/new-balance-reconsidered/
- John Lewis, Sürdürülebilir Moda Serisiyle Çevreci Kimliğini Güçlendiriyor
John Lewis, çevreci kimliğini güçlendirmek ve döngüsel ekonomiye geçişini hızlandırmak için kapsamlı bir çerçeve stratejisi geliştirdiğini ve bu çerçeveye uygun 20 parçalık bir moda ve ev ürünleri koleksiyonu sunduğunu duyurdu. John Lewis, koleksiyonun tasarımının, müşterilerin giysileri kullanmayı bitirdiklerinde geri dönüştürmelerini kolaylaştıracak şekilde yapıldığını da belirtiyor. Birleşik Krallık'taki insanların neredeyse yarısının (yüzde 45) ayda en az bir kez kıyafet satın aldığını ve yaklaşık dörtte birinin (yüzde 23) kısa süreli kullanım için düzenli olarak kıyafet aldığını gösteren bir araştırmanın ardından döngüsellik çerçevesini ve stratejisini geliştirmek için Exeter Üniversitesi'ndeki döngüsel ekonomi uzmanlarıyla birlikte çalıştı. John Lewis, bu sorunu ele almak için daha uzun ömürlü ve sürdürülebilir ürünler sunmayı amaçlayan yeni bir döngüsel moda ve ev koleksiyonu başlattı. Koleksiyon, daha sürdürülebilir malzeme seçimleri, daha dayanıklı tasarımlar ve kolay geri dönüştürülebilirlik sağlayarak döngüsellik ilkelerini göz önünde bulundurarak tasarlandı Koleksiyon, gecelikler, bebek kıyafetleri, erkek kaşmir, yataklar, dolgulu yatak örtüleri, yorganlar ve yastıklar gibi çeşitli ürünler içeriyor ve John Lewis mağazalarında ve çevrimiçi olarak satışa sunuluyor. John Lewis Ticari Direktörü Kathleen Mitchell: "Müşterilerimiz için stil ve sürdürülebilirliği bir araya getiren ürünler sunmak için sürekli olarak yenilikler yapıyoruz. İyi görünen ve uzun süre dayanan ürünler istediklerini biliyoruz ve bu tasarımlar tam da bunu sunuyor." "Nasıl daha verimli tasarım yapabileceğimizi ve müşterilerimizin hem bütçelerine hem de gezegene fayda sağlayacağına güvenebilecekleri ürünler yaratmayı öğrenmeye devam ediyoruz. Döngüsel çerçevemizin ve stratejimizin uygulamaya konduğunu görmek çok heyecan verici." John Lewis'in Etik ve Sürdürülebilirlik Direktörü Marija Rompani ise: "Döngüsel tasarıma olan bağlılığımızın bir kanıtı olan yeni koleksiyonumuzu evde ve modada piyasaya sürmekten heyecan duyuyoruz. Her ürün, israfı en aza indirecek ve kullanım ömrünü en üst düzeye çıkaracak şekilde özenle tasarlandı ve müşterilere sorumlu ürünler için daha fazla seçenek sunmaya yardımcı oldu." diye belirtti. Bu yılın Nisan ayında John Lewis, dünya çapındaki ormanların korunmasına yardımcı olmak için daha iyi ambalaj malzemeleri tedarik etmek için toplu bir sözleşme imzalamıştı. Koleksiyonun Önemli Noktaları: 20 parçalı döngüsel ekonomi koleksiyonu Artan miktarda geri dönüştürülmüş içerikten üretilmiş ürünler Uzun ömürlü olacak şekilde tasarlanmış Müşterilerin giysileri geri dönüştürmesini kolaylaştırıyor Gecelikler, bebek kıyafetleri, erkek kaşmir, yataklar, dolgulu yatak örtüleri, yorganlar ve yastıklar gibi ürünler içeriyor John Lewis mağazalarında ve çevrimiçi olarak satışa sunuluyor John Lewis'in Sürdürülebilirlik Girişimleri: Nisan 2024: Daha iyi ambalaj malzemeleri tedarik etmek için toplu sözleşme 2023: Sıfır atık mağazalar pilot programı 2022: Sürdürülebilir ürün yelpazesini genişletme 2021: Karbon ayak izini %50 azaltma hedefi
- Moda Dünyası Acilen Sürdürülebilirliğe Geçmeli!
Birleşmiş Milletler Moda ve Yaşam Tarzı Ağı (United Nations Fashion and Lifestyle Network)'nın yıllık toplantısında, uzmanlar ve paydaşlar, moda endüstrisinin "yeni çözümler" geliştirerek sürdürülebilir uygulamalara acil geçiş yapması gerektiğini vurguladı. Toplantıda, moda sektörünün karbon ayak izini azaltmak için çözümler ele alındı. Sektörün küresel sera gazı emisyonlarındaki rolü ve bu emisyonların azaltılması için atılması gereken adımlar masaya yatırıldı. Sektörün Dramatik Bir Değişime İhtiyacı Var Döngüsel moda şirketi Recover'ın CEO'su Anders Sjoblom, "Sektörün dramatik bir şekilde değişime ihtiyacı var" dedi. 2021 Dünya Ekonomik Forumu raporuna göre moda endüstrisi ve tedarik zinciri, dünyanın en büyük üçüncü kirleticisi konumunda. Avrupa Parlamentosu'nun yaptığı bir araştırma ise sektörün yıllık sera gazı emisyonlarının dünyadaki toplam emisyonların %10'unu oluşturduğunu ortaya koydu. Bu rakam, uluslararası uçuşlar ve deniz taşımacılığının toplamından bile fazla. Geri Dönüştürülmüş ve Sürdürülebilir Elyaflar Çözüm Olabilir mi? Panelde, sektörün emisyonlarını azaltmak için yenilenebilir veya geri dönüştürülmüş kumaşların kullanımı önerildi. Recover'ın CEO'su Sjoblom, geri dönüştürülmüş pamuğun en ucuz ve en düşük maliyetli sürdürülebilir elyaf olduğunu ve aynı zamanda en düşük çevresel etkiye sahip olduğunu savundu. Lenzing Grubu'ndan Sharon Perez de doğal ve selülozik elyaflardan üretilen ürünlere yönelmenin önemini vurguladı. Perez, bu tür elyafların giyim sektörünün yanı sıra aksesuar, ev tekstili ve dokunmamış kumaş sektörlerini de etkilediğini ve geliştirdiğini söyledi. ABD Pamuk Sektörü de Adımlar Atıyor Amerika Birleşik Devletleri Pamuğa Güven Protokolü İcra Direktörü Daren Abney, ABD Tarım Bakanlığı'nın iklim dostu pamuk yetiştiriciliğini teşvik etmek için bir program başlattığını açıkladı. Abney, bu programın pamuk yetiştiricilerini sera gazı emisyonlarını azaltan uygulamaları benimsemeye teşvik ettiğini ve pamuk üretiminin karbon ayak izini düşürmeyi amaçladığını söyledi. BM Moda ve Yaşam Tarzı Ağı, tüm moda sektörünü acil olarak harekete geçmeye ve sürdürülebilir uygulamalara yönelmeye çağırıyor. Bu dönüşüm, sadece çevre için değil, sektörün uzun vadeli başarısı için de hayati önem taşıyor. Tüketiciler de bu dönüşüme katkıda bulunabilir. Sürdürülebilir üretim yöntemleriyle üretilmiş ürünleri tercih etmek, bilinçli tüketim alışkanlıkları geliştirmek ve atık yönetimine dikkat etmek, bu konuda önemli bir fark yaratabilir. Moda sektörünün sürdürülebilir bir geleceğe geçişi, tüm paydaşların ortak çabasıyla mümkün olacak. Bu dönüşüm, sadece çevreyi korumakla kalmayacak, aynı zamanda sektörün yenilenmesine ve daha etik bir şekilde faaliyet göstermesine de katkıda bulunacaktır.
- Bi*Soru I Bi*Cevap: Moda Dünyasında Adil ve Sürdürülebilir Bir Yaklaşımı Benimseyen Etik Moda Tam Olarak Nedir?
Son yıllarda moda endüstrisi, hızla değişen trendlerin ve tüketim alışkanlıklarının baskısı altında sürdürülebilirlik ve etik konularını daha fazla gündeme getirmeye başladı. Etik moda, moda endüstrisinin çevreye ve topluma olan etkisini göz önünde bulundurarak üretilen giysileri ve aksesuarları kapsar. Bu anlayış, tasarım aşamasından üretime, dağıtıma ve satışa kadar tüm adımlarda sürdürülebilirlik, adil ticaret, insan hakları ve çevre dostu uygulamaları ön planda tutar. Etik Moda Nedir? Etik moda, üretim sürecinin her aşamasında adil ve sürdürülebilir uygulamaları teşvik eden bir yaklaşımdır. Bu kavram, çevresel etkilerin minimize edilmesini, işçi haklarının korunmasını, hayvan haklarına saygı gösterilmesini ve toplumsal sorumlulukların yerine getirilmesini içerir. Etik moda, genellikle şu ana bileşenleri kapsar: Sürdürülebilirlik: Üretimin doğal kaynaklara ve ekosisteme zarar vermemesi, karbon ayak izinin azaltılması ve geri dönüştürülmüş ve organik malzemelerin kullanılması Adil Çalışma Koşulları: Çalışanların adil ücretler alması, güvenli çalışma koşulları ve çocuk işçiliğinin önlenmesi. Hayvan Refahı: Hayvanlara zarar vermeyen ve hayvanlar üzerinde test edilmeyen ürünlerin kullanılması. Şeffaflık: Tedarik zincirinin her aşamasında şeffaf olunması ve tüketicilere doğru bilgi verilmesi. Dayanıklılık ve uzun ömürlü ürünler: Tüketim çılgınlığını teşvik etmeden, uzun süre kullanılabilecek ve zamansız tasarımlar Etik Moda Uygulamaları Sürdürülebilir Malzemeler: Organik pamuk, bambu, geri dönüştürülmüş polyester gibi çevre dostu malzemeler kullanmak. Yeşil Üretim Teknikleri: Su ve enerji tasarrufu sağlayan, atık üretimini minimize eden üretim teknikleri uygulamak. Adil Üretim: İşçi haklarını koruyan, adil ücretler ödeyen ve güvenli çalışma koşulları sağlayan üretim tesisleri ile çalışmak. Geri Dönüşüm ve Döngüsel Moda: Kullanılmış giysilerin yeniden kullanımı, geri dönüştürülmesi veya yenilenmesi yoluyla atıkların azaltılması. Etik modanın faydaları: Çevre Kirliliğinin Azalması: Etik üretim yöntemleri ile su ve toprak kirliliği gibi çevresel problemlerin önüne geçilebilir. Daha İyi Çalışma Koşulları: Etik moda markaları, çalışanlarına adil ücret ve güvenli çalışma koşulları sağlayarak insan refahına katkıda bulunur. Daha Dayanıklı Ürünler: Etik moda ürünleri, daha kaliteli malzemeler ve işçilikle üretildiği için daha uzun ömürlüdür. Daha Bilinçli Tüketiciler: Etik moda anlayışı, tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarını gözden geçirmelerine ve daha bilinçli seçimler yapmalarına teşvik eder. Etik Moda ve Tüketici Davranışları Tüketiciler, giderek daha bilinçli hale gelmekte ve satın aldıkları ürünlerin etik ve çevresel etkilerini göz önünde bulundurmaktadır. Bu da markaların, şeffaflık ve sürdürülebilirlik konularında daha fazla çaba göstermesini zorunlu kılmaktadır. Etik moda markaları, tüketicilere sürdürülebilir alışveriş seçenekleri sunarak, onların bilinçli tüketim yapmalarını desteklemektedir. Karşılaşılan Zorluklar Maliyet: Sürdürülebilir ve adil üretim süreçleri, geleneksel yöntemlere kıyasla daha maliyetli olabilir. Bu da etik moda ürünlerinin fiyatlarının daha yüksek olmasına neden olabilir. Şeffaflık Eksikliği: Tedarik zincirinin karmaşıklığı, şeffaflığı sağlama konusunda zorluklar yaratabilir. Tüketiciler, ürünlerin gerçekten etik olup olmadığını anlamakta zorlanabilir. Bilgi Eksikliği: Tüketicilerin etik moda hakkında yeterince bilgi sahibi olmaması, etik ürünlere olan talebi sınırlayabilir. Gelecekteki Yönelimler Etik moda, gelecekte daha da önemli hale gelecektir. İşte bu alandaki bazı potansiyel yönelimler: Teknolojik İnovasyonlar: Yeni teknolojiler, daha sürdürülebilir ve verimli üretim süreçlerinin geliştirilmesini sağlayabilir. Eğitim ve Farkındalık: Tüketicilerin etik moda konusunda daha bilinçli hale gelmesi için eğitim ve farkındalık kampanyalarının artırılması. Politikalar ve Düzenlemeler: Hükümetlerin ve uluslararası kuruluşların, etik moda uygulamalarını teşvik eden politikalar ve düzenlemeler geliştirmesi. Etik moda alışverişi için ipuçları: Araştırmanızı yapın: Markaların etik üretim ve sürdürülebilirlik politikalarını inceleyin Sertifikalara dikkat edin: GOTS, Fairtrade, OEKO-TEX gibi sertifikalar etik üretimi garanti eder Kaliteli ve uzun ömürlü ürünlere yatırım yapın: Trendlere göre değil, uzun süre kullanabileceğiniz ürünler seçin İkinci el ve vintage alışverişi: Kullanılmış ürünlere şans vererek kaynak tasarrufu sağlayabilirsiniz Daha az tüketin: Gerçekten ihtiyacınız olanı satın alın ve bilinçli bir tüketici olun Bazı Etik moda markaları: Patagonia: Outdoor giyim ve ekipmanları üreten, çevre dostu materyaller ve adil çalışma koşulları ile öne çıkan bir marka. Veja: Sürdürülebilir kaynaklardan üretilen vegan spor ayakkabılar üreten bir marka. People Tree: Adil ticaret ve organik pamuk kullanımı ile bilinen bir giyim markası. Ganni: Geri dönüştürülmüş ve organik materyaller kullanan, modern ve şık tasarımları ile dikkat çeken bir marka. Kotn: Organik pamuktan üretilen minimalist ve zamansız tasarımlara sahip bir giyim markası. Etik moda, sadece bir trend değil, aynı zamanda sürdürülebilir ve adil bir gelecek için gerekli bir dönüşümdür. Markalar, tüketiciler ve politika yapıcılar, etik moda konusunda daha fazla çaba göstermeli ve bu alanda birlikte çalışmalıdır. Etik moda hareketi, yalnızca modayı değil, aynı zamanda dünyayı daha iyi bir yer haline getirme potansiyeline sahiptir.
- Hızlı Moda’nın Gezegenimiz Üzerindeki Yıkıcı Etkileri ve Sürdürülebilirlik Çözümleri
Hızlı moda, son derece başarılı bir iş modeli haline geldi. Giyim üreticileri, giderek daha kısa bir döngüde yeni stiller üretiyor ve bunları o kadar düşük fiyatlarla sunuyor ki, tüketiciler giderek daha fazla ürün satın alıyor; Ve maalesef bu ürünler bazen yalnızca birkaç kez giyilebiliyor. Ancak bu başarıda karanlık bir taraf da var: Giysi üretimindeki patlama, karbon emisyonlarını ve diğer ekolojik zararları artırıyor. Bu da büyük bir giysi israfına yol açıyor. Giyim çevreye nasıl zarar verir? Enerji ve emisyonlar: Çoğu giysinin üretildiği Çin ve gelişmekte olan ülkelerde enerji genellikle kömür gibi kirli yakıtlardan üretiliyor. Montaj sürecinin her adımı sıklıkla farklı bir ülkede gerçekleştiği için de nakliyeden kaynaklanan emisyonlar yükseliyor Örneğin Yıllık sera gazı emisyonlarının yüzde 8'inden fazlası moda endüstrisinden kaynaklanıyor ve bu durumun yakın zamanda yavaşlaması da beklenmiyor. Bir bütün olarak moda endüstrisinin etkileri arasında, çoğu çöplüklere gönderilen yılda 92 milyon tonun üzerinde atık ve tüketilen 1,5 trilyon litre su yer alıyor Her yıl 79 milyar metreküp suyun** (yaklaşık 30 milyon Olimpik havuz!)** moda endüstrisi tarafından kullanıldığı tahmin ediliyor. Bu durum, özellikle üretimin yapıldığı bölgelerde suyun zaten kıt olması göz önüne alındığında son derece endişe verici bir durum. Malzemeler: Polyester ve pamuk tüm giyim malzemelerinin yüzde 85'ini oluşturuyor ve her ikisi de gezegene olumsuz etki açısından geri dönülmesi oldukça derin tahribatlar yaratıyor. Polyesterin çoğu ham petrolden yapılıyor. Kumaşa sıklıkla yeraltı suyunu kirletebilecek kimyasal boyalar eklenir. Polyester ve naylon giysiler yıkandığında kanalizasyonu kirleten parçacıkları dışarı atar. Pamuk susatır: Tek bir tişörtün üretimi için bir kişinin üç yıl yetmesine yetecek kadar su “Yaklaşık 2.700 litre” gerekebilir. Kimyasallar: Kumaşlar boyanırken ve işlenirken kullanılan kimyasallar, hem üretim sırasında hem de giysiler yıkandığında çevreye zarar veriyor. Giysi Atıklarıyla İlgili Sorun Nedir? Moda endüstrisi, göz kamaştırıcı defilelerin ve şık butiklerin ötesinde, atık sorunuyla boğuşan bir sektör haline geldi. Hem tüketici hem de üretim düzeyinde büyük bir kıyafet atığı sorunu mevcut. Artan Üretim: Giyim üretimi son 20 yılda iki katına çıkarken, dünya nüfusu sadece %30 arttı. Bu durum, insanların daha fazla giysi satın aldığı ve bunları daha kısa süreliğine kullandığı anlamına geliyor. Atık: Hem tüketiciler hem de hızlı moda satıcıları tarafından her zamankinden daha fazla kıyafet atılıyor. Kullanılmış giysilerin çoğu geri dönüşüm veya yeniden kullanım için toplanmıyor ve çöplüklere gönderiliyor veya yakılıyor. - Ortalama bir Amerikalı her yıl yaklaşık 70 kilo giysiyi çöpe atıyor. - Son 15 yılda, giysilerimizi saklama süremiz %40 oranında azaldı. - İnsanların yalnızca %15'i eski ve kullanılmış kıyafetlerini geri dönüştürüyor ve bunların çoğu hala mükemmel durumda. Tehlikeli Atık: Giysiler, boyanması ve kimyasal işlemlere tabi tutulması nedeniyle dünya çapındaki tehlikeli atıkların %22'sini oluşturuyor. Sürdürülebilir moda nedir? Sürdürülebilir moda, bu sorunlara çözüm getirmeyi amaçlayan bir yaklaşımı temsil eder. Üreticilerin daha temiz üretim uygulamalarını benimsemesi ve tasarım ve üretim süreçlerinde daha sıkı entegrasyon sağlaması gibi çözümler önerilir. Giysilerin tasarlanma, üretilme, taşınma, kullanılma ve atılma şeklini değiştirerek moda endüstrisini çevresel açıdan daha sorumlu hale getirmeyi amaçlar.. Bu yaklaşım, giysi tasarımından üretimine, dağıtımına ve atılmasına kadar tüm süreçleri kapsar ve bu süreçlerin her birinde çevresel ve sosyal sorumluluğu gözetir. Örneğin, bazı markalar geri dönüştürülmüş malzemeler kullanarak ürünlerini üretirken, diğerleri kimyasal boyalara bitki bazlı alternatifler aramaktadır. Sürdürülebilir moda, çeşitli yollarla uygulanabilir. Bunlar arasında: 1. Malzeme Seçimi: Sürdürülebilir moda, çevreye daha az zarar veren malzemelerin kullanılmasını teşvik eder. Örneğin, organik pamuk, geri dönüştürülmüş polyester gibi geri dönüştürülmüş malzemeler ve doğal lifler gibi daha sürdürülebilir seçenekler tercih edilir. 2. Üretim Süreci: Sürdürülebilir moda, giyim üretiminde daha temiz ve enerji verimli süreçlerin benimsenmesini teşvik eder. Fabrikalarda atık yönetimi, su tüketiminin azaltılması ve zararlı kimyasalların kullanımının sınırlanması gibi uygulamalar önemlidir. 3. Etik Üretim: Sürdürülebilir moda, işçi haklarına saygı gösteren ve adil çalışma koşullarını sağlayan üretim tesislerini teşvik eder. İşçi sağlığı ve güvenliği, düşük ücretlerin önlenmesi ve işçi haklarının korunması gibi konular bu yaklaşımın önemli bileşenleridir. 4. Uzun Ömürlü Tasarım: Sürdürülebilir moda, dayanıklı ve zamanın ötesinde tasarımların teşvik edilmesini destekler. Kaliteli malzemelerin kullanılması ve dikişlerin sağlam olması, giysilerin uzun süre kullanılmasını sağlar ve bu da atık miktarını azaltır. 5. Döngüsel Ekonomi: Sürdürülebilir moda, atık miktarını azaltmak için döngüsel ekonomi prensiplerini benimser. Bu, giysilerin yeniden kullanılması, geri dönüştürülmesi veya tamamen parçalanabilir malzemelerden yapılmış olması anlamına gelebilir. Sürdürülebilir moda hareketi henüz tam anlamıyla bu sorunları çözmese de, endüstriye daha bilinçli bir yaklaşım getirmiştir. Ancak, gerçek bir değişim için hem üreticilerin hem de tüketicilerin davranışlarını değiştirmesi gerekmekte. Tüketicilerin bilinçlenmesi ve alışveriş alışkanlıklarının değiştirilmesi de oldukça önemli. Daha az tüketmek, kaliteli ürünleri tercih etmek ve geri dönüşüme daha fazla önem vermek, hızlı modanın olumsuz etkilerini azaltmada önemli adımlar olabilir. Adidas, 2022'de kullandığı polyesterin yaklaşık yüzde 96'sının geri dönüştürülmüş malzemeden geldiğini bildirdi. Burberry Group, H&M ve Levi Strauss gibi diğer şirketler kimyasal boyalara bitki bazlı alternatiflere yöneliyor. Sürdürülebilir modayı çevre dostu moda, etik moda ve yavaş moda gibi diğer terimlerle birbirinin yerine kullanan insanları sıklıkla görebilirsiniz. Geri dönüşüm veya yeniden kullanım bir çözüm müdür? Hem evet hem de hayır. Geri dönüşüm ve yeniden kullanım, moda endüstrisinde çevresel sorunların azaltılmasında önemli bir rol oynayabilir, ancak tek başlarına tam bir çözüm değil. Geri dönüşüm, kullanılmış giysilerin veya tekstil atıklarının malzeme olarak yeniden işlenmesi ve yeni ürünlerin üretilmesi anlamına gelir. Bu süreç, atık miktarını azaltabilir ve doğal kaynakların tükenmesini önleyebilir. Giysilerin çoğu en azından kısmen geri dönüştürülebilir ancak sürecin kendi çevresel maliyetleri var. Örneğin, elyaf karışımlarının enerji yoğun bir işlem kullanılarak ayrılması gerekir. Ayırma işleminden sonra bile malzemenin yalnızca yüzde 20'si polyester veya sözde işlenmemiş pamukla harmanlanarak yeni bir giysi yapılabiliyor. Örneğin Amerika Birleşik Devletleri'nde giyim dahil tekstil ürünlerinin yalnızca yüzde 15'i geri dönüştürülüyor veya yeniden kullanılıyor. Yeniden kullanım ise, kullanılmış giysilerin veya tekstil ürünlerinin orijinal amaçları dışında kullanılması anlamına gelir. Bu, giysilerin ikinci el mağazalarında satılması, giysi takası etkinliklerine katılma, giysi kiralaması gibi yöntemlerle gerçekleşebilir. Bu şekilde, giysilerin ömrü uzatılır ve atık miktarı azaltılır. Ancak, hem geri dönüşüm hem de yeniden kullanımın bazı sınırlamaları var. Örneğin, geri dönüşüm süreci enerji yoğun olabilir ve bazı malzemelerin geri dönüştürülmesi zor veya maliyetlidir. Ayrıca, yeniden kullanım, giysilerin kullanılabilirlik durumuna bağlıdır ve bazı giysilerin ikinci el pazarında talep görmemesi veya kalitesiz olması nedeniyle bu yöntem etkili olmayabilir. Bu nedenle, geri dönüşüm ve yeniden kullanım tek başına moda endüstrisinin çevresel sorunlarını çözmek için yeterli değil. Daha sürdürülebilir malzeme seçimi, temiz üretim süreçleri, etik üretim uygulamaları ve tüketicilerin bilinçlenmesi gibi diğer stratejilerle birlikte uygulanmalı. Bu şekilde, moda endüstrisi daha sürdürülebilir hale gelebilir ve çevresel etki azaltılabilir. Daha iyi uygulamalar, 2030 yılına kadar her yıl 100 milyon tonun üzerinde giysi ve ayakkabı satın alınması öngörülen sektörün hızlı büyümesinin olumsuz etkilerini hâlâ telafi edemiyor. Ancak bu bile pek çok markanın “Yeşil Yıkama” yöntemlerini devreye sokmanın önüne geçemiyor. Çözüm Önerileri: Tüketici bilinci: Tüketicilerin, satın aldıkları ürünlerin çevresel etkisinin farkında olmaları ve daha bilinçli alışveriş yapmaları önemlidir. Uzun ömürlü ve kaliteli ürünlere yatırım yapmak, atık miktarını azaltmak için atılabilecek önemli bir adımdır. Geri dönüşüm ve yeniden kullanımı teşvik etmek: Eski ve kullanılmış kıyafetlerin geri dönüştürülmesi ve yeniden kullanımı teşvik edilmelidir. Bu amaçla, daha fazla geri dönüşüm programı ve atık yönetimi altyapısı kurulmalıdır. Sürdürülebilir üretim: Moda endüstrisi, çevreye duyarlı üretim yöntemlerini benimsemelidir. Bu, daha az su ve enerji kullanan, geri dönüştürülmüş malzemeleri tercih eden ve daha dayanıklı ürünler üreten firmaları teşvik etmek anlamına gelir. Hükümet politikaları: Hükümetler, atık miktarını azaltmak için sektörü düzenleyecek politikalar geliştirmiştir. Bu politikalar, üreticilere daha katı çevresel standartlar koymayı ve geri dönüşüm programlarını desteklemeyi içerebilir. Hızlı moda, gezegenimiz üzerinde yıkıcı bir etkiye sahip. Daha sürdürülebilir bir gelecek için, üreticilerin daha sorumlu üretim uygulamaları benimsemesi ve tüketicilerin alışveriş alışkanlıklarını değiştirmesi gerekiyor. Bu bültende yer alan bilgiler şu kaynaklardan derlenmiştir: https://www.theguardian.com/fashion/2020/apr/07/fast-fashion-speeding-toward-environmental-disaster-report-warns https://www.mckinsey.com/featured-insights/the-next-normal/fashion https://cascale.org/about-us/who-we-are/ https://www.businessinsider.com/fast-fashion-environmental-impact-pollution-emissions-waste-water-2019-10 https://en.wikipedia.org/wiki/Fast_fashion https://www.thesustainablefashionforum.com/ https://ecothes.com/blog/sustainable-fashion https://quantis.com/wp-content/uploads/2018/03/measuringfashion_globalimpactstudy_full-report_quantis_cwf_2018a.pdf YASAL UYARI: ****** Bu haber içeriği, bimodahayat tarafından yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmıştır, herhangi bir tavsiye niteliği taşımaz, reklam amaçlı değildir ve herhangi bir ticari ürün veya hizmeti teşvik etmez. Bu içeriğin doğruluğu veya eksiksizliği garanti edilmemektedir ve içeriğin kullanımıyla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. Bimodahayat, bu haber içeriğini önceden haber vermeksizin değiştirebilir veya kaldırabilir ve bu haber içeriğinin tüm haklarını saklı tutar. Bu haber içeriğinin herhangi bir kısmını kopyalamak, yeniden üretmek veya dağıtmak, bimodahayat'ın yazılı izni olmadan yasaktır.
- Nike ve Inditex, Gartner'ın Küresel Tedarik Zinciri İlk 25'inde Yer Alarak Sürdürülebilirlik ve Büyümedeki Liderliklerini Gösteriyor
Küresel giyim devleri Nike ve Inditex, Gartner'ın 2024 Küresel Tedarik Zinciri İlk 25 sıralamasında, tedarik zinciri performansında "büyüme oranlarını daha iyi koruyan" şirketler arasında yer alarak sektördeki lider konumlarını pekiştirdi. Bu başarı, her iki firmanın da ESG ilkelerini operasyonlarına sıkı bir şekilde entegre etmesine ve zorlu bir çalışma ortamında sürdürülebilirliği ve büyümeyi önceliklendirmesine atfediliyor. Sürdürülebilirlik ve Büyüme Birlikte Mümkün Nike, 3,50'lik puanla 14. sırada yer alırken, Zara ve Pull & Bear gibi markaları bünyesinde barındıran İspanyol hızlı moda grubu Inditex ise 3,15'lik puanla 18. sırada yer aldı. Bu sonuç, Nike ve Inditex'in tedarik zinciri yönetiminde sürdürülebilirlik ve büyümeyi dengeleme konusunda sektördeki öncü firmalar olduğunu gösteriyor. Gartner Tedarik Zinciri uygulamalarından Başkan Yardımcısı analist Simon Bailey, "Bu yılın İlk 25'inde yer alan tedarik zinciri kuruluşları, zorlu bir faaliyet ortamında büyüme oranlarını daha iyi korurken aynı zamanda daha sürdürülebilir operasyonlar sunmalarıyla dikkat çekti" dedi. "En iyi tedarik zincirleri artık operasyonlarına sıkı bir şekilde yerleştirilmiş ESG kriterlerine sahipken, ortalamanın üzerinde büyüme oranları, daha iyi fiziksel varlıklar getirisi (ROPA) ve daha güçlü marjlar sağlıyor." Başarıya Ulaştıran Üç Temel Trend Nike ve Inditex'in 2024'te tedarik zinciri yönetiminde benimsediği ve başarılarını sağlayan üç temel trend şunlardır: 1. Yeteneği Çekmek ve İlgiyi Sürdürmek: Her iki perakendeci de tedarik zinciri organizasyonlarında yüksek performans ve katılımı artırmak için en iyi yetenekleri çekmenin ve elde tutmanın kritik öneminin farkında. Gartner, bu doğrultuda, en iyi 25 liderin "insan merkezli stratejileri daha tutarlı bir şekilde finanse ettiğini" ve iş sürtünmesini azaltmak ve bilgi yönetiminin yanı sıra öğrenme ve geliştirme sistemlerine yatırım yapmak için süreçleri yeniden tasarlamak ve otomatikleştirmek için yapay zekadan (AI) yararlandığını söyledi. 2. Yapay Zeka Odaklı İlerlemeler: Nike ve Inditex, veri ve dijital yeteneklerde sağlam temeller üzerine inşa edilen hazır giyim liderleri olarak, üretici yapay zekanın (GenAI) potansiyelini keşfederken bu teknolojilerden yararlanmak için stratejik bir yaklaşım benimsedi. 2022'de Nike, yapay zeka, makine öğrenimi, otomasyon ve süreç iyileştirme gibi teknolojik gelişmeler yoluyla tedarik zinciri oyununu değiştirmeyi planladığını açıklamıştı. Inditex ise Ocak 2024'te yeniden giyilebilir tekstillerin ayrıştırılmasındaki zorlukların üstesinden gelmek amacıyla ayıklama teknolojilerini test etmek için yapay zeka ve makine öğrenimini kullanan 18 aylık bir projeyi duyurdu. 3. Kırılgan Olmayan Tedarik Zincirleri: Nike ve Inditex, değişken, belirsiz, karmaşık ve belirsiz bir iş ortamı karşısında tedarik zinciri operasyonlarında kırılganlık önleme ilkelerini benimsedi. Bu şirketler, yalnızca aksaklıklara tepki vermek yerine, karar alma süreçlerinin, teknolojinin, ağ tasarımının ve diğer birçok strateji öğesinin nasıl tasarlandığı ve kullanıldığı üzerindeki etkiyi değiştirerek, stratejilerini kırılgan olmayan bir tedarik zincirine doğru proaktif bir şekilde geliştirdiler. YASAL UYARI ****** Bu haber içeriği, bimodahayat tarafından yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmıştır, herhangi bir tavsiye niteliği taşımaz, reklam amaçlı değildir ve herhangi bir ticari ürün veya hizmeti teşvik etmez. Bu içeriğin doğruluğu veya eksiksizliği garanti edilmemektedir ve içeriğin kullanımıyla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. Bimodahayat, bu haber içeriğini önceden haber vermeksizin değiştirebilir veya kaldırabilir ve bu haber içeriğinin tüm haklarını saklı tutar. Bu haber içeriğinin herhangi bir kısmını kopyalamak, yeniden üretmek veya dağıtmak, bimodahayat'ın yazılı izni olmadan yasaktır.
- Avustralya Enstitüsü, Tekstil Atıklarındaki Endişe Verici Artış Sebebi ile Hızlı Moda Endüstrisinde Düzenleme Çağrısı Yaptı
Tekstil atıklarının rekor seviyelere ulaşması, Avustralya Enstitüsü'nün hükümete harekete geçmesi çağrısında bulunmasına neden oldu. Kamu politikası düşünce kuruluşu Avustralya Enstitüsü tarafından hazırlanan yeni bir rapor, ülkenin tekstil endüstrisinin endişe verici bir resmini çiziyor. "Avustralya'da Tekstil Atığı" başlıklı rapor, Avustralya'nın atık giysiler içinde boğulduğunu ve yılda 300.000 tondan fazla tekstil atığı ürettiğini ortaya koyuyor. Bu şaşırtıcı rakam, çöplüklere atılan giysileri ve imha edilmek üzere yurtdışına gönderilen giysileri içeriyor. Raporun yazarı, Avustralya Enstitüsü Döngüsel Ekonomi ve Atık Programı Direktörü Nina Gbor, özellikle rahatsız edici bir istatistiğin altını çiziyor: “Avustralyalılar, ABD'den sonra dünyanın kişi başına en büyük giyim tüketicisiyiz. Her yıl ortalama 56 yeni ürün satın alan kişi başına dünyanın en yüksek ikinci giyim tüketicisi.” 2020-21 Ulusal Atık Raporuyla da desteklenen bu veriler, hızlı moda sektöründeki acil reform ihtiyacının altını çiziyor. Kaynakların mümkün olduğu kadar uzun süre kullanımda tutulduğu bir sistem olan döngüsel ekonomiye yönelik önerdiği planların dişlerden yoksun olduğu konusunda uyarıyor. Gerçekten bir fark yaratmak için daha sıkı düzenlemelerin ve ekonomik önlemlerin gerekli olduğunu savunuyorlar. Raporları çok yönlü bir yaklaşım öneriyor: • Hızlı Modanın Vergilendirilmesi: Fransa'nın son mevzuatından ilham alan yazarlar, aşırı tüketimin önüne geçmek için ucuz, seri üretilen giysilere vergi getirilmesi çağrısında bulunuyor. Rapor, Fransa'da uygulamaya konan son düzenlemelere benzer şekilde, Avustralya'da satılan hızlı moda ürünlerine de vergi getirilmesini öneriyor. Bu vergi aşırı üretimi caydıracak ve tüketicileri daha bilinçli seçimler yapmaya teşvik edecektir. • Sürdürülebilirlik için Etiketleme: Standartlaştırılmış etiketler, tüketicileri giyim seçimlerinin çevresel etkileri konusunda eğitecektir. Rapor, tüketicileri giysilerin çevresel etkileri konusunda eğiten standartlaştırılmış etiketleme çağrısında bulunuyor. Bu, alışveriş yapanların çevreye duyarlı markalara ve giysilere öncelik vermelerini sağlamayı amaçlıyor. • Onarım Devrimi: Giysi onarımına yönelik sübvansiyonlar, Avustralyalıları giysilerini atmak yerine onarmaya teşvik edecek. Rapor, giysilerin ömrünü uzatmak için tüketicilere yönelik tekstil onarım maliyetlerinin sübvanse edilmesini öneriyor. Bu girişim, giysileri erkenden atmak yerine onarmayı teşvik edecek. • Atık Ticaretinin Yasaklanması: Rapor, Avustralya'yı atılan giysilerin sorumluluğunu üstlenmeye zorlayarak tekstil atığı ihracatının beş yıl içinde aşamalı olarak durdurulmasını öneriyor. Bu, sektörü yurt içinde atılan giysilerin yönetimi için yenilikçi çözümler bulmaya zorlayacaktır. • Hızlı Moda Reklamcılığının Engellenmesi: Rapor, aşırı giyim tüketimini teşvik eden reklamlara yasak getirilmesini öneriyor . Hızlı moda pazarlamasının erişiminin sınırlandırılması, kıyafetlerin satın alınması ve atılmasıyla ilgili tüketici davranışlarında bir değişime yol açabilir. • Sürdürülebilir, Döngüsel Alternatiflere Yatırım Yapmak: Rapor, çevre dostu tekstiller için bir pazar yaratarak yerli üretim ve geri dönüşüm tesislerini destekleme ihtiyacını vurguluyor. Yerli tekstil üretimi ve geri dönüşüm altyapısına yatırım yapmanın önemini vurguluyor. Sağlam bir yerel sistem oluşturmak, israfı en aza indiren ve kaynak verimliliğini teşvik eden kapalı döngü bir süreç yaratması hedefleniyor Moda İçin Sürdürülebilir Bir Gelecek Avustralya bu tavsiyeleri uygulayarak daha sürdürülebilir bir tekstil endüstrisine doğru ilerleyebilir. Avustralya Enstitüsü, hükümeti tekstil atıklarını azaltmak, çevreyi korumak ve daha sorumlu bir moda kültürünü teşvik etmek için kararlı adımlar atmaya çağırıyor. Yazarlar, bu cesur önlemlerin salt "yeşil yıkamanın" ötesine geçmek ve Avustralya'da gerçekten sürdürülebilir bir moda endüstrisi kurmak için gerekli olduğunu savunuyorlar. Aşırı giysi tüketimi sadece dolapların taşması meselesi değil; önemli bir çevresel ve sosyal yükü temsil etmekte. Avustralya, kararlı adımlar atarak tekstil atıklarındaki lider imajından kurtulabilir ve daha sorumlu bir moda geleceği yaratmada öncü olabilir. Moda endüstrisinde döngüsel ekonomiye doğru yaşanan bu değişim, stilin çevre bilinciyle el ele gittiği daha sürdürülebilir bir geleceğin yolunu açıyor. Avustralya Enstitüsü Tekstil Atıklarındaki Endişe Veri Kaynaklar The Australia Institute: https://www.sciencedirect.com/science/article/pii/S2667378923000263 Clean Up Australia: https://www.cleanup.org.au/fastfashion InDaily: https://www.indaily.com.au/news/2024/05/29/call-for-australian-fast-fashion-tax Ecotextile News: https://www.afr.com/life-and-luxury/fashion-and-style/our-responsibility-fashion-retailers-poised-to-pay-landfill-levy-20230607-p5dew1 Yasal Uyarı: ****** Bu haber içeriği, bimodahayat tarafından yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmıştır, herhangi bir tavsiye niteliği taşımaz, reklam amaçlı değildir ve herhangi bir ticari ürün veya hizmeti teşvik etmez. Bu içeriğin doğruluğu veya eksiksizliği garanti edilmemektedir ve içeriğin kullanımıyla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. Bimodahayat, bu haber içeriğini önceden haber vermeksizin değiştirebilir veya kaldırabilir ve bu haber içeriğinin tüm haklarını saklı tutar. Bu haber içeriğinin herhangi bir kısmını kopyalamak, yeniden üretmek veya dağıtmak, bimodahayat'ın yazılı izni olmadan yasaktır.
- Tekstil Geri Dönüşümü Girişimi Bloom Labs, Küresel Moda Gündemi'nin Öncü Ödülünü Kazandı!
Moda Endüstrisinde Döngüselliği Hızlandırmaya Yardımcı Olmak İçin 200.000 Dolar Yatırım Alacak Tekstil geri dönüşümü girişimi Bloom Labs, bu yıl moda endüstrisinde inovasyonu hızlandırmaya yardımcı olmak için oluşturulan Global Fashion Agenda'nın ilk Öncü Programı ödülünü kazandı. Ödül, Bloom Labs'a 200.000 ABD Doları'na kadar özsermaye yatırımı ve ölçeklendirmeye yardımcı olacak ticari ve operasyonel destek sağlayacak. Tekstil geri dönüşümü girişimi Bloom Labs, yün ve ipek gibi protein bazlı elyafları polyester benzeri malzemelere dönüştürebilecek bir teknoloji geliştirdi. Bu sayede, hem tekstil atıklarının azaltılmasına hem de moda endüstrisinin daha sürdürülebilir hale gelmesine katkıda bulunmayı amaçlıyorlar. Bloom Labs'ın CEO'su ve kurucu ortağı Simardev Gulati, "Uzun vadeli nihai hedefimiz, bir polyester ikamesi yaratmak ve petro bazlı polyesterin yerini almak için proteinleri kullanmaktır; bunu yakın gelecekte yapabileceğimize inanıyoruz" diyor. Bloom Labs, şu anda sentetik karışımlar veya tüketici sonrası tekstil atıklarıyla çalışmıyor ancak Gulati ek araştırmalarla bunu yapmayı umduklarını söylüyor. Mevcut üretimleri pilot ölçekte ve "değer zinciri boyunca ortaklıklar oluşturmak için markaları ve fabrikaları aktif olarak bünyelerine katıyorlar" diyor. Bu yılın sonlarında ortaklıkları duyurmayı planlıyorlar. Trailblazer ödülüyle birlikte gelen finansal desteğin ve görünürlüğün önemli olduğunu söylüyor; mentorluk ve operasyonel destek de aynı derecede anlamlıdır. "PDS Ventures ve Pozitif Malzemeler platformunun bize geniş bir küresel tedarik zincirine ve stratejik ortaklara erişmemizi sağlayacak desteği, süreçlerimizi iyileştirmek ve sürdürülebilir inovasyonu bir sonraki seviyeye taşımak için çok önemli olacak." Bloom Labs'ın ödülü kazanması, tekstil geri dönüşümü alanındaki önemli bir gelişmeyi temsil ediyor. Bu teknoloji, moda endüstrisinin daha sürdürülebilir bir geleceğe doğru ilerlemesine yardımcı olabilir. YASAL UYARI: ****** Bu haber içeriği, bimodahayat tarafından yalnızca bilgilendirme amaçlı olarak hazırlanmıştır, herhangi bir tavsiye niteliği taşımaz, reklam amaçlı değildir ve herhangi bir ticari ürün veya hizmeti teşvik etmez. Bu içeriğin doğruluğu veya eksiksizliği garanti edilmemektedir ve içeriğin kullanımıyla ilgili herhangi bir sorumluluk kabul etmemektedir. Bimodahayat, bu haber içeriğini önceden haber vermeksizin değiştirebilir veya kaldırabilir ve bu haber içeriğinin tüm haklarını saklı tutar. Bu haber içeriğinin herhangi bir kısmını kopyalamak, yeniden üretmek veya dağıtmak, bimodahayat'ın yazılı izni olmadan yasaktır.