top of page

Milenyum Kuşağı Sorumlu Tüketim Davranışları ile Perakende Sektörünü Dönüştürüyor

  • Yazarın fotoğrafı: BiModaHayat
    BiModaHayat
  • 3 gün önce
  • 4 dakikada okunur

Dünya genelinde perakende sektörünün dönüşümüne tanık olduğumuz şu günlerde, tüketici davranışları hızla yenileniyor. İkinci el moda pazarının yükselişi ve Milenyum (Y) kuşağının perakende harcamalarındaki artan etkisi, şirketleri mevcut iş modellerini gözden geçirmeye ve yeni stratejiler geliştirmeye zorluyor. Günümüz tüketicisi, “daha ucuz” ya da “daha çok” yerine “daha bilinçli” ve “daha sorumlu” alışveriş anlayışına doğru kayıyor. Birleşik Krallık merkezli yardım kuruluşu perakendecisi Traid’in yeni araştırması ve Capital One verileri de bu dönüşümün sadece bir trend değil, kalıcı bir paradigma kayması olduğunu net bir şekilde gösteriyor.


İkinci El Modanın Yükselişi: Traid’den Yeni Bulgular

Traid’in yakın zamanda yayımladığı araştırma, ikinci el modanın yalnızca ekonomik kaygılarla değil, güçlü etik motivasyonlarla da beslendiğini ortaya koyuyor. Birleşik Krallık’taki katılımcıların büyük kısmı, kötü çalışma koşulları ve sürdürülebilirlik konusundaki endişelerinin satın alma tercihlerine doğrudan yön verdiğini söylüyor. Özellikle 18-34 yaş aralığı, ikinci el giyimi “kullanılmış bir ürün satın almak” olarak değil, “bilinçli bir tercih” olarak görüyor.


Traid İcra Kurulu Başkanı Maria Chenoweth, genç neslin ikinci el alışverişi, düşük maliyetin ötesinde etik bir sorumluluk olarak benimsediğini vurguluyor. Araştırmalar, ikinci el kıyafet kullanımının 2019’da %65’ten günümüzde %71’e yükseldiğini gösteriyor. Üstelik pek çok kişi, geri dönüştürülmüş kumaş veya düşük karbon izli üretim gibi sürdürülebilir markaların yerine, doğrudan ikinci el kıyafet satın almayı tercih ediyor. Bu tablo, çevre dostu ve sosyal sorumluluk temelli perakendeciliğin artık niş bir alan değil, ana akımın ta kendisi olduğunu gözler önüne seriyor.


Milenyum Kuşağı: Harcama Gücü Yüksek, Etik Duyarlılığı Büyük

İkinci el modanın küresel cazibesi artarken, Milenyum (Y) kuşağı perakende harcamalarındaki payını giderek artırıyor. ABD Çalışma İstatistikleri Bürosu ve PwC başta olmak üzere pek çok kaynaktan derlenen son veriler, bu kuşağın 1,127 trilyon dolarla tüm perakende harcamalarının yaklaşık %28,3’ünü oluşturduğunu gösteriyor. Ortalama bir Y kuşağı tüketicisi, diğer nesillerden daha fazla para harcasa da gelirinin daha az bir bölümünü tüketim mallarına ayırıyor. Örneğin:


  • Baby Boomers’lara kıyasla %18,5 daha fazla perakende harcaması yapıyorlar.

  • Gelirlerinin hatırı sayılır bir kısmını giyim, deneyim ve dijital hizmetlere yönlendiriyorlar.

  • Çevrimiçi alışveriş ve mobil ödeme kullanımında lider konumdalar.


Ancak ilginç bir şekilde, “çoğunlukla internetten alışveriş yapanlar” ile “çoğunlukla mağazadan alışveriş yapanlar” arasında bu kuşakta bir denge söz konusu. Küresel rakamlar, Y kuşağının mağazayı tamamen terk etmediğini, iyi bir hizmet ve deneyim sunan fiziksel perakendecilere hâlâ ilgili olduğunu gösteriyor. Bu durum, dijitalleşmenin yükselişiyle birlikte çok kanallı (omnichannel) stratejilerin önemini daha da artırıyor.


Sorumlu Tüketim ve Marka Değerleri

Y kuşağı, etik üretim, kapsayıcılık ve sürdürülebilirlik ilkelerine geçmiş kuşaklara göre daha fazla önem veriyor. Veriler, tüketicilerin %47’sinin, markaların toplumsal konularda net bir duruş sergilemesi gerektiğine inandığını gösteriyor. Özellikle iklim krizi, insan hakları ve çeşitlilik konularında inisiyatif alan markalar, bu kuşaktan daha fazla güven ve sadakat kazanıyor.


  • Y kuşağının %42’si, bir markanın sürdürülebilirlik yaklaşımını birincil faktör olarak görüyor.

  • Sosyal medyadan etkilenerek ürün keşfi yapma oranı %43’e kadar çıkabiliyor.

Diğer bir deyişle, artık “sadece iyi ürün” sunmak yetmiyor; şirketlerin hikâyesi, duruşu ve topluma katkısı da en az ürünün kendisi kadar önemli. Bu durum, Traid’in ikinci el moda alanında yürüttüğü projelerle kesiştiğinde, yardım kuruluşu perakendeciliği ve geri alım programları gibi oluşumların giderek güçleneceğinin habercisi.


Yeni Fırsatlar ve Stratejiler

Tüm bu veriler, perakende sektörünü kökten değiştiren bazı temel eğilimleri öne çıkarıyor:


  1. Döngüsel Ekonomi ve İkinci El:

    Sadece ikinci el satış platformları değil, markaların kendi geri alım programları da döngüsel ekonomiye katkı sağlıyor. Traid’in vurguladığı gibi, ikinci el pazarına entegre olan şirketler, hem çevre hem de marka itibarı açısından uzun vadeli kazançlar elde ediyor.


  2. Çok Kanallı Deneyim:

    Y kuşağı, mobil ödeme ve çevrimiçi alışverişte lider olsa bile, mağaza içi deneyimleri tamamen göz ardı etmiyor. Perakendecilerin, tüketicilere her kanalda tutarlı ve kolay bir alışveriş deneyimi sunmaları gerekiyor.


  3. Etik ve Sürdürülebilirlik Vurgusu:

    Hazır giyim üretiminden lojistiğe, paketlemeden satış sonrası hizmetlere kadar, şirketlerin çevreye olan etkisini ve çalışan haklarını göz önünde bulundurması artık “olsa iyi olur” değil, “olmazsa olmaz” hâline geldi.


  4. Marka Hikâyesi ve Toplumsal Duruş:

    Yeni nesil tüketiciler, alışveriş yaptıkları markalarla değer ortaklığı kurmak istiyor. Sosyal sorumluluk projeleri, karbon ayak izini azaltmaya yönelik çabalar ve yerel topluluklarla iş birliği, bu “ortaklık” algısını güçlendiriyor.


5.       Fiyat, Stil ve Uyum: İkinci el ürünler, maliyet avantajı sunmanın ötesinde stil ve uyum açısından da tüketici beklentilerini karşılamak zorunda kalıyor.


Geleceğe Dair Bir Bakış

Gerek Traid’in Birleşik Krallık’ta yürüttüğü araştırma, gerekse Milenyum kuşağının perakendede oluşturduğu 1,127 trilyon dolarlık dev hacim, iki farklı gerçeği birleştiriyor: sorumlu tüketimin giderek artan popülaritesi ve yüksek harcama gücüne sahip bir neslin beklentileri. Bu ikili, perakende sektörünün kısa vadeli kampanyalardan ziyade uzun vadeli sürdürülebilirlik stratejilerine yönelmesini zorunlu kılıyor.


İster ikinci el giysiler satan bir girişim olsun, ister büyük bir moda markası, ürünlerin arkasındaki etik değerleri ve hikâyeyi doğru anlatabilmek, yeni kuşak tüketicilerin kalbini kazanmanın en etkili yolu. Üstelik sadece gençleri değil, giderek daha büyük kesimleri etkileyen bu farkındalık dalgası, perakendenin geleceğini şekillendirecek en önemli güçlerden biri.


Çünkü artık mesele, “daha fazla tüketim” yerine “daha anlamlı ve sorumlu tüketim”e evrilmiş durumda. Bu evrimi benimseyen ve inovatif çözümler üreten markalar, yükselen ikinci el pazarından döngüsel ekonomi modellerine kadar geniş bir yelpazede yeni fırsatlar yakalayacak. Hem kâr hem de gezegen için kazan-kazan formülünü gerçeğe dönüştürenler, yarının liderleri olmaya aday.


Perakende sektöründe değişimin kaynağı, bir yanda Traid gibi kurumların yürüttüğü sürdürülebilirlik odaklı projeler, diğer yanda Y kuşağının bilinçli tüketim gücü. Bu iki akım, modadan elektroniğe, market alışverişinden seyahate kadar hemen her kategoride kuralların kitabını yeniden yazıyor. Geleceğin perakendesi, kendini sadece yenilikçi teknolojilere değil, etik değerlere, transparan iletişime ve döngüsel düşünceye dayandırabilen markalar tarafından inşa edilecek. Bu dönüşümü yakalamayı başaranlar, hem toplumun hem de gezegenin faydasına olacak şekilde, yeni nesillerin güvenine ve sadakatine erişecek.


Comments


Top Stories

1/33
bottom of page